Girdi yapan Nurköy

MÜBAREKLER HEYETİ

Kuleönü, Isparta’ya 23 km. uzaklıkta bulunan Atabey ilçesinin güneyindeki bir kasabadır. Isparta’nın birçok kasabasında olduğu gibi Kuleönün de birçok Nur talebesi vardı. Risale-i Nur’un elle çoğaltıldığı ilk yıllarda Kuleönlüler, Isparta’dan gelen kitapları alır, çoğaltır ve sonra Barla’ya getirirlerdi. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Kuleönü talebeleri için mektuplarda kullandığı tabir “Mübarekler Heyeti”dir. Üstad Bediüzzaman “Mübarekler Heyeti”nin […]

İNSAN ALLAH’IN MÜKEMMEL BİR SANATI VE ESERİDİR

“Evet, bu kâinatın bütün ulvî hikmetleri harika güzellikleri, âdilâne kanunları, hakîmâne gayeleri, hakikat-ı kemâlâtın vücuduna bedahetle delâlet ve bilhassa bu kâinatı hiçten icad edip her cihetle mucizatlı ve cemalli bir surette idare eden Hâlıkın kemâlâtına ve o Hâlıkın âyine-i zîşuuru olan insanın kemâlâtına şehadeti pek zâhirdir.” “Madem kemâlât hakikati vardır. Ve madem kâinatı kemâlât içinde […]

BÜTÜN ALEMLERİN RABBİ

Kur’ân-ı Kerim, Fatiha sûresi ile başlar. Cenâb-ı Hak kendisini bizlere “Rabb’ül-âlemin” (bütün âlemlerin Rabbi) olarak tanıtır. Sema âleminin de Rabbi, arz âleminin de. Canlılar âleminin de cansızlar âleminin de Rabbi. Ahiret âleminin de Rabbi, dünya âleminin de. Demek oluyor ki, “Rabbü’l-âlemin” ismi Saltanat-ı Rububiyeti ifade etmektedir. Rububiyet, Cenab-ı Hakk’ın her zaman her yerde her mahluka, […]

AZİZ SIDDIK FEDAKAR KAHRAMAN

Lahika Mektublarında, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, talebelerine sıklıkla, “Aziz, Sıddık, Fedakar, Kahraman Gayretli Kardeşlerim.” şeklinde hitap ediyor. Bu kelime ve tabirlerle verilmek istenen mesajı nasıl anlamalıyız? Evet, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bütün mektuplarının başında aziz, sıddık, fedakâr, kahraman, gayretli kardeşlerim gibi tabirleri kullanmıştır. Çok dürüst, çok doğru anlamında olan sıddık, ıstılah manada ise, […]

SAHABE GİBİ OLMAK

“Cadde-i kübrâ, elbette velayet-i kübra sahibleri olan Sahabe ve Asfiya ve Tâbiîn ve Eimme-i Ehl-i Beyt ve Eimme-i Müçtehidînin caddesidir ki, doğrudan doğruya Kur’anın birinci tabaka şâkirdleridir.”(Mektubat, On Sekizinci Mektub)) “Sahâbelerin kurbiyet-i İlâhiye noktasındaki makamlarına velâyet ayağıyla yetişilmez. Çünkü Cenâb-ı Hak bize akrebdir ve herşeyden daha ziyade yakındır; biz ise Ondan nihayetsiz uzağız. Onun kurbiyetini […]

SUNGUR AĞABEY ÜSTAD’IN NAMAZ KILIŞINI ANLATIYOR

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin, hizmetkar,varis ve  talebelerinden Mustafa Sungur Ağabey, 1944 yılarında en büyük hedefinin, nur talebesi olmak olduğunu hatıralarında şöyle anlatıyor: ”O günlerde en büyük emelimiz Nur talebesi olabilmekti. Nur dairesine girebilmeyi, ebedi kurtuluşa giden bir gemiye binmek gibi, necat ve kurtuluş vesilesi telâkki ediyorduk. Ruhumuz öyle hissediyordu. Bu lahikalarda o muazzez Nur […]

MEYVE BAHÇESİNE GİREN ELİ BOŞ ÇIKMAZ

”Bu ehemmiyetli risalenin, herkes herbir meselesini anlamaz. Fakat hissesiz de kalmaz. Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez. Fakat, eline girdiği miktar yeter. O bahçe yalnız onun için değil; belki, elleri uzun olanların hisseleri de var.”(Şualar, Yedinci Şua) Risale-i Nur Külliyatının şaheser eserlerinden birisi olan Yedinci Şua, Ayet-ül Kübra Risalesi […]

ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI

Cenab-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarını, Celalî, Cemalî ve Kemalî diye, üçe ayırmak mümkündür. Yalnız bu isimler kesin hatlarla birbirinden ayrılmazlar. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Esma tecellilerini izah ettiği Risale-i Nur’larda, ”Cemâlin gözünde Celâl” veya ” Celâlin gözünde Cemâl” olduğuna dikkatimizi çekmektedir. Denizlere veya Semaya  baktığımızda ilk önce Celâl mânası dikkatimizi çeker. Sema’nın ve deniz’in […]

İMANLA KABRE GİRMEK

”Birinci neticesi: Sadakat ve kanaatle Risale-i Nur dairesine giren, imanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senetler var. İkinci neticesi: Risale-i Nur dairesinde, ihtiyarımız olmadan, haberimiz yokken takarrur ve tahakkuk eden şirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle, herbir hakikî sadık şakirdi binler dillerle, kalblerle dua etmek, istiğfar etmek, ibadet etmek ve bazı melâike gibi kırk bin lisanla tesbih etmektir. […]

HER BİR NAMAZ VAKTİ

”EY BİRADER! Benden, namazın şu muayyen beş vakte hikmet-i tahsisini soruyorsun. Pek çok hikmetlerinden yalnız birisine işaret ederiz. Evet, herbir namazın vakti, mühim bir inkılâp başı olduğu gibi, azîm bir tasarruf-u İlâhînin âyinesi ve o tasarruf içinde ihsânât-ı külliye-i İlâhiyenin birer mâkesi olduğundan, Kadîr-i Zülcelâle o vakitlerde daha ziyade tesbih ve tazim ve hadsiz nimetlerinin […]