NURUN MANEVİ AVUKATI: AHMED FEYZİ KUL

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ilk talebelerinden olan Ahmed Feyzi Kul,Isparta’nın Uluborlu kazasında  1896 yılında doğmuştur. Babasının adı Mehmed, annesinin adı Vesile’dir. Uluborlu’da bulunan medreselerden o zamanda esnaf da ders alırmış. Bu medreselere devam eden Ahmed Feyzi Kul daha sonra öğretmen okulundan mezun olur.

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, Risale-i Nur Külliyatından Lâhika mektuplarında “Feyziler” olarak nitelendirdiği Feyzi isimli üç talebesinden birisidir. Hayatlarını, Risale-i Nur hizmetine vakfetmiş üç `Feyzi` ise şöyle, Kastamonu kahramanı Mehmed Feyzi, Denizli kahramanı Hasan Feyzi,Isparta(Uluborlu)kahramanı Ahmed Feyzi`dir. Bu, Feyzi’lerden Ahmed Feyzi Ağabey, Risale-i Nurları ilk okuyup tanıyandır. Kurtuluş Savaşı’na da katılan Ahmed Feyzi Ağabey, bu savaşta yaralanmış ve gazi olmuştur.

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, Barla hayatında Risale-i Nur`u okuyan ve iman-Kur`an hakikatlerine dair mektuplar yazan Ahmed Feyzi Ağabey’in Barla Lahikasında bazı mektupları yer almıştır. Ahmed Feyzi Ağabey, Üstad Hazretlerine yazdığı mektuba mektubu götüren kişinin ‘Aydın Müftüsü’ diye yazması üzerine, (Barla L. 187 mektub) Eskişehir hapsi öncesi tutuklanıp sonra serbest bırakılmıştır.

Denizli ve Afyon hapislerinde Üstad Hazretleri ile birlikte hapis yatmıştır. Afyon Mahkemesinde: ‘Bu asırda zuhur eden Risale-i Nur’a ve müellifine işaret eden, âyet ve hadislerden istihraç yapan “Maidetü’l-Kur’an” adlı eserinin çok mevzubahis edilmiş ve Afyon Mahkemesindeki müdaafası mahkemenin seyrini değiştirmiştir.

Kur’ân-ı Kerimin 30 cüz’ünden cifir hesabı ile bazı hâdiselere işaret eden, “Maidetü’l-Kur’an” bizzat Bediüzzaman Hazretleri tarafından “Tılsımlar Mecmuası”na zeyl olarak konulmuştur.  Üstad Bediüzzaman Hazretleri, hâdiselere işaret eden tarihler hakkında kendisine, “Ahmed, sen ihtiyarın (iraden) karışarak çıkarıyorsun, halbuki ben işarâtla (işaretlerle) ihtiyarım karışmadan çıkarıyorum” iltifatında bulunmuştur. Şualar’da bu konu şöyle geçer:

“Sâlisen: Haber aldım ki, çok çalışan, fakat ihtiyatsız Ahmed Feyzi’nin “Maidet-ül Kur’an” başında malûm mektubumu mahkeme heyeti bahane ederek -ki: “Said kendi hakkındaki medihleri vesaireyi tasdik etmiş.” -benim mahkûmiyetime bir sebeb gösterilmiş. Ben mükerrer dedim ki, her şeyden evvel Ahmed Feyzi onu beyan edip -ki o mektup, kendi hakkındaki mektupları kabul etmemek ve sair bir kısmını ta’dil etmek lâzımken- lüzumsuz onları hiddete getiren şeyleri yazmış. Ben onun bin kusurunu görsem, ondan gücenmem. Fakat Nurlara zarar gelmemek için cesurane ve ihtiyatsız hareketten bir derece çekinmek lâzımdır.

Râbian: Feyzilerin bir kahramanı olan Ahmed Feyzi kardeşimiz de, Tahirî’nin koğuşu olan medresesinde aynen Tahirî gibi davranmalı. Ve gidenlerin yerinde, onların şakirdlerini Kur’an ve Nur dersleriyle ve yazılarıyla teşvik etsin. Dün bana gönderdiği yeni talebelerin defterleri benim hazîn halimi sevince tebdil etti. Elhamdülillah dedim.” (Şualar 536)

Ahmet Feyzi Ağabeyin çok kuvvetli hitabeti ve ilm-i cifr’e vukufuyetinden, Üstad Hazretlerinin, ‘Risale-i Nur’un manevi avukatı” iltifatına mazhar olmuştur. Ahmed Feyzi Ağabey’in, Afyon Mahkemesindeki müdafaasından bazı bölümler şöyle:

”Afyon Ağır Ceza Mahkemesine

Sayın Hâkimler! Bir din âlimi ile görüşmek, onun din hakikatlerine ait kitablarını okumak ve yazmak ve din arkadaşlarının imdadına koşmak üzere dinine ve Kur’anına ve Peygamberine (A.S.M.) hizmet etmek bir mü’minin vazifesi ve hakkı değil midir? Bizi bu hizmet-i diniyeden men’eden bir kanun maddesi var mıdır?

Âhirzamanda hadîsin haber verdiği şahısların mes’elesine gelince: Bu mevzuları biz kendimiz uydurmadık. Bunların aslı dinde mevcuddur… Sayın Savcı, bize kütübhaneleri dolduran binlerce Arabça ve bugünün ruhuna tercüman olamayan kitapları tavsiye ediyor. Sayın Savcı ve onun gibi düşünenler, Risale-i Nur namı altındaki külliyat-ı ilmiyeyi ve hazine-i hürriyeti ve hakikat-ı âliyeyi beğenmeyebilirler, tenkid de edebilirler. Bu kendilerinin bileceği bir iştir. Bizim şu veya bu esere rağbet etmemize ve ona kıymet vermemize karışamazlar. Biz Risale-i Nur’u seviyoruz..

Tahsil hayatı üç aydan başka mevcud olmadığı halde, bu kadar feyz-i ilim neşreden ve ilminin hârikalarıyla en münteha mesail-i ilmiye ve âliyede en yüksek mütefekkirleri dahi hayrette bırakacak bir mantık ulviyeti ibraz eden ve hayatının yarısından sonra öğrendiği bir lisanda bu kadar cazibedar bir tarz-ı beyan ve sürükleyici bir hararet izhar eden ve gayet feyyaz bir aşk ve heyecan terennüm eden ve bir derya-yı iman ve bir hazine-i tevhid ve bir umman-ı hikmet halinde coşan bir ikinci Bediüzzaman gösterebilir misiniz?

Fâni zevahirin âlâyişine edna bir meyl ve iltifat göstermeyen ve en küçük bir menfaat ve lezzete tenezzül etmeyen; levs-i fâninin ayağına dolaşan bütün yaltaklanmalarına aslâ kıymet vermeyen; kimseden bir şey beklemeyen ve dilenmeyen ve kendisine arz edilenleri kabul etmeyen; iffet ve ismetin en âlî örneklerini yaşatarak saburane mütehammilane her nevi mahrumiyetlere göğüs germek suretiyle kendini hakikata ve envâr-ı Kur’aniyeye ve maarif-i Muhammediyenin (A.S.M.) izharına vakfeden ve memleket ve milletin ızdırabatı karşısında pür-rahm ü şefkat ağlayan; kendine yapılan bunca ihanetlere rağmen etrafındakilerin saadetleri için hizmetinden aslâ vazgeçmeyen, ihtiyarlığına ve bîkesliğine bakmayarak insanları gayya-yı cehl ve girdab-ı inkârdan kurtarmağa, hasbî ve İlahî bir cehd ile çalışan ve savaşan fazilet ve nur abidesini Üstad addetmekliğimizi çok mu görüyorsunuz?

Sayın Hâkimler!

Biz aslâ siyasetçi değiliz. Biz siyaseti, bizim gibi siyaset ehli olmayana binbir çeşit veballer, tehlikeler ve mes’uliyetler taşıyan bir meslek biliriz. Fâni zevahire de zâten kıymet vermeyiz. Dünyaya ancak rıza-yı İlahîye bizi götüren hayırlı vechesiyle bakıyoruz. Bu itibarla siyaset peşinde koşmayı ve devlet mefhumu ile mübareze ithamını şiddetle reddediyoruz.
Afyon Cezaevinde mevkuf
Ortaklar Bucağı’ndan Ahmed Feyzi Kul”

16 Ekim 1972`de Hakk`ın rahmetine kavuşan Ahmed Feyzi Kul Ağabey’in  mezarı, İzmir`in Selçuk ilçesi Çamlık köyündedir. Nurkoy olarak,  kendisine Allah’tan binler rahmet dileriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir