İŞİN ASLI İHLAS İLE OKUMAK

Risale-i Nurları nasıl okuyalımki, daha iyi anlayalım? Bazı kişiler okuyup anlamadığından söz ediyor, neden anlamıyor?

Risale-i Nur’u okumanın çok çeşitli yolları var. Ama işin aslı ihlas ile okumaktır. Okumada esas olan ihlastır,ne iş yaparsan yap, mutlaka ihlasla yapmaya çalış. Allah’ın rızasını elde etmeğe gayret et. Gazete gibi okuma, sindire sindire oku, okuduğunu anlamaya çalış. Elinize Sözler adlı eseri aldınız, önce normal kelimeler üzerinde durmadan kendinizi vererek hafif bir sesle okuyun. Okuduğunuz eserin de size imanınızı kuvvetlendiriceğini düşününüz. Yani bu okumanın neticesinde elde edeceğiniz kazanımları hatırınıza getiriniz.

Risale-i Nur’u nasıl anlayalım konusunda ise Nur’un Avukatı Ahmed Feyzi Ağabey bakın ne diyor:
”Bir zaman bizim bu evde sohbetteydik. Ahmed Feyzi Ağabey’de buradaydı. Allah rahmet eylesin, Çapak’tan bir arkadaş, Ahmed Feyzi Ağabey’e sordu:

”Ben Risale-i Nur’u pek okuyup anlamıyorum. Neden anlamıyorum onu öğrenmek istiyorum.”

Ahmed Feyzi Ağabey,ona şunu söyledi:
”Şimdi kardeşim, çok oku tahsilli ol anlarsın desem çok okumuş tahsilli profesörler var, hala anlamıyor. Arapça-Farsça öğren anlarsın desem, çok Arapça, Farsça bilen hocalar var bunları anlamıyor. Ben sana iki şey tavsiye edeceğim.

Bir, çok istiğfar edeceksin,”Ya Rabbi! Hangi günahlarım mani oluyorlar da, bunları anlayamıyorum.”
İki, midene giren lokmaya dikkat edeceksin. Haram lokma mideye girdi mi, nasıl bir havuzun içine bulanık su girerse etrafındaki çeşmelerin hepsi bulanık akar. Mideye de haram lokma girdi mi, göz hakikatı göremez, kulak hakikatı duymaz, bütün azalar bulanık olur.” dedi.(Musa Yukarı’nın haıralarından)

Müftünün biri, bir çobanı Risale okurken görüyor, ve yanına yanaşıp ona soruyor,”Ben anlamıyorum, sen nasıl bu kitapları okuyup anlıyorsun?”. Çoban karşısındaki adama şöyle bir bakıyor ve:

”Biz koyunların sütünü sağdıktan sonra, yavrularını içine salarız. Onlarda analarının sütünü içsinler diye. Bazı yavrular analarını karıştırır, ama ana koyun bilir gelenin onun yavrusu olup olmadığını, ve ona sütünü vermez. Tabi kendi yavrusu gelince ona sütünü bırakır.

İşte bu kitaplarda öyle, kendi yavrusunu bilir, ona sütünü verir. Müşterisini tanır. Tanıyınca da ona manalarını açar.” cevabını verir.

”Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder; fakat herkes herbir meselesini tam anlamaz. İman hakikatlerinin izahı olduğu için, hem ilim, hem mârifetullah, hem huzur, hem ibadettir. Eski medreselerde beş on seneye mukabil, inşaallah Nur medreseleri beş on haftada aynı neticeyi temin edecek ve yirmi senedir ediyor.”(Emirdağ Lahikası)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir