BİNBAŞI ASIM BEY
Barla Lâhikası, Tarihçe-i Hayat, Şualar ve Mektubat gibi eserlerde ismi, yazdığı mektup ve şiirlerde imzası bulunan, Binbaşı Âsım Bey, l877 yılında İzmit’te dünyaya geldi. Âsım Bey, Trablusgarp, Şam, Muğla ve Manisa’da subay olarak görev yapmıştır.
Binbaşı Asım Bey’le ilgili Tarihçe-i Hayat’ın “Eskişehir Hayatı” kısmında şu ifadeler yer almakta :
“Binbaşı merhum Âsım Bey isticvap edildi; eğer doğru dese, Üstadına zarar gelir ve eğer yalan dese, kırk senelik namuskârane ve müstakimane askerliğinin haysiyetine çok ağır gelir diye düşünüp,’Yâ Rab, canımı al!’ diyerek, on dakikada teslim-i ruh eyledi. İstikamet şehidi oldu. Ve dünyada hiçbir kanunun hata diyemeyeceği bir muavenet-i hayriyeye ve tasdike hata tevehhüm edenlerin çirkin hatalarına kurban oldu. Evet Risale-i Nur’dan tam ders alan, bir su içer gibi kolayca, terhis tezkeresi telâkkî ettiği ecel şerbetini içer. Eğer benden sonra dünyada kalan kardeşlerimin teellümlerini düşünmeseydim, ben de âlicenap kardeşim Asım Bey gibi ‘Yâ Rab! Canımı da al’ diyecektim. Her ne ise…”
Binbaşı Âsım Bey Burdur’a gelince, orada Nazuhizade Şeyh Mehmed Efendi kendisini Bediüzzaman’a götürerek tanıştırır.
Âsım Bey güzel yazısıyla Nur Risalelerini yazmaya başlamış ve Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Burdur’dan Barla’ya gittiği zaman da devamlı mektuplar yazmıştır. Barla Lâhikası’nda ifade edildiği gibi, Binbaşı Asım bey’in hanımı Nigâr Hanım şiddetli bir şekilde hastalanmış, hastalığın bir türlü devasını bulamayınca, şifa dualarını almak için, Nasuhizade Mehmed Efendi, Âsım Beyle Nigâr Hanımı alıp, Barla’ya Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin yanına götürür. Üstad kabul edip, Nigâr Hanıma dua etmiş ve hanım daha sonra şifa bulmuştur.
l934 ve l935 senelerinde emniyet çok sıkı tedbirler alıyor ve Bediüzzaman Hazretleri ile talebelerini takip ediyordu. Bir gün Binbaşı Âsım Beyin evinde Nur Risaleleri okunurken, komiserle polisler gelir, yapılan aramalarda bazı kitaplar bulunur. Bu hadiseden sonra Binbaşı Âsım Beyi alıp, Isparta’ya götürürler.
“Yâ Rab! Canımı al”
Isparta’da sorgu hakimliğinde ifade verirken, sorulara doğru cevap verse Üstad’ına zarar gelebileceğini, yalan söylese kırk yıllık izzetine yakışmayacağını düşünerek, “Yâ rab, canımı al,” diye dua edip oracıkta vefat eder. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin ifadesiyle ”istikamet şehidi” olur. İfadesini alan Hakim Hikmet Bey, ve sorguda bulunanlar da ne yapacaklarını bilemezler. O yıllarda yayınlanan Tan Gazetesi, 8 Mayıs l935 tarihli sayısında manşetinde ve birinci sayfasında bu hadise şöyle yer alır :
“Bir binbaşı mütekaidi suçlu ifadesi alınırken birdenbire düştü öldü” .
Binbaşı Asım Beyin cenazesini Nigâr Hanım yıkamış, o yıllarda hüküm süren korku sebebiyle beş-altı kişinin iştirak ettiği cenaze namazından sonra, Isparta’nın Alâeddin mezarlığına defnedilmiştir. ”İstikamet şehidi” olan Binbaşı Asım Bey’e, Nurkoy olarak Allah’tan rahmet dileriz.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!