Girdi yapan Nurköy

BERA BİN MALİK(RA)

Yemen’den Medine’ye gelip yerleşen iki büyük kabileden biri olan Hazrec kabilesinin Neccaroğullarına mensup olan Bera bin Malik’in künyesi el-Bera bin Malik bin Nadr el-Hazreci’dir. Hicretten sonra İslamiyetle şereflendi. Ünlü sahabi Enes bin Malik’in kardeşidir. Cesaret ve kahramanlığı ile meşhurdur. Bedir Gazvesi hariç bütün gazvelerde Rasulullah’la beraber savaşmıştır. Nübüvvet nuru ile nurlanan Bera bin Malik, harp […]

EVVELKİ PİYANGOYA KOŞMAK

Birincisi Dördüncü Sözde izahı bulunan, her gün yirmi dört saat sermaye-i hayatı, Hâlıkımız bize ihsan ediyor; tâ ki, iki hayatımıza lâzım şeyler o sermaye ile alınsın. Biz kısacık hayat-ı dünyeviyeye yirmi üç saati sarf edip, beş farz namaza kâfi gelen bir saati, pek çok uzun olan hayat-ı uhreviyemize sarfetmezsek, ne kadar hilâf-ı akıl bir hata […]

BEYLERBEYLİ SÜLEYMAN HÜNKAR

Süleyman Hünkar, Denizli’nin Sarayköy ilçesi Beylerbeyi köyünde 1919 yılında dünyaya gelmiştir. 1938 yılında ilk defa ağabeyin nişanlısını kaçırmak isteyen kişiyi silahla vurarak yaralayan Süleyman Hünkar, Denizli hapsine girer. Denizli Cezaevinde çıkan olaylar sonrası önceki suçundan aldığı yedi ay ceza yeni yaralamalarla beraber üç sene sekiz aya çıkar. Daha sonra yine meydana gelen olaylarda bir kişinin […]

EHL-İ KÜFÜR VE DELALET

Eğer desen: Ne için ehl-i küfür ve dalâlet dünyada ehl-i hidayete galip oluyor? Elcevap: Çünkü, küfrün divaneliğiyle ve dalâletin sarhoşluğuyla ve gafletin sersemliğiyle, ebedî elmasları satın almak için verilen letâif ve istidâdât-ı insaniye sermayesini, fâni şişelere, soğuk buzlara veriyor. Elbette ham cam ve câmid cemed, elmas fiyatıyla alındığı için, en âlâ cam ve en eclâ […]

RİSALE-İ NUR İMANSIZLIK ATEŞİNİ SÖNDÜRÜYOR

Elhamdülillâh, bu sene Isparta’daki talebelerinizi dünyevî meşağil daha çok gaflete sokmadı. Hizmet-i Nuriyedeki gayretlerimiz ciddî bir surette devam ediyor. Herbirimizin kalblerimizdeki Nura karşı incizap, sîmalarımızda okunuyor. Sanki bu talebelerinizin kalbleri sevinçle doludur. Evet sevgili Üstadımız, bütün talebeleriniz hep birden diyorlar: Liyakatsizliğimiz, hiçliğimizle beraber sâfiyane istihdam edildiğimiz bu hizmet-i Nuriyede bedi’ bir Üstada hem talebe, hem […]

ENSARDAN EBU LÜBABE (RA)

Ensar’ın ileri gelenleri arasında yer alan Ebu Lübabe’nin künyesi Ebu Lübabe Beşir bin Abdilmünzir el-Ensari el-Evsi’dir. Hicretten önce müslüman olmuş, İkinci Akabe Biatına katılan 75 sahabiden birisidir. Bedir Gazvesine gitmek üzere yola çıkan sahabilerin devesi az olduğu için bir deveye sahabiler nöbetleşe biniyorlardı. Ebu Lübabe, Hz. Ali ve Peygamber Efendimiz (ASM) aynı deveye nöbetleşe bineceklerdi. […]

İNSAN DA HAFIZA BİTKİ DE TOHUM

YEDİNCİ SURET Gel, bir parça gezelim. Şu medenî ahali içinde ne var, ne yok, görelim. İşte, bak: Her yerde, her köşede müteaddit fotoğraflar kurulmuş, suret alıyorlar. Bak, her yerde müteaddit kâtipler oturmuşlar, birşeyler yazıyorlar, herşeyi kaydediyorlar. En ehemmiyetsiz bir hizmeti, en âdi bir vukuatı zaptediyorlar. Ha, şu yüksek dağda padişaha mahsus bir büyük fotoğraf kurulmuş […]

VAN’LI TALEBE ABDURRAHİM KAYA

Siirt’in Pervari ilçesinde 1932 yılında dünyaya gelen Abdurrahim Kaya, 16 sene boyunca medreselerde sarf, nahiv, mantık,fıkıh, tefsir, hadis ilimleri tahsil eder. 1955 yılında Van’ın Boyaroğlu Camiine imam tayin edilir. Çatak,Beytüşşebap,Gürpınar,Muradiye, Pervari, Hani ilçelerinde 26 yıl müftülük görevinde bulunan Abdurrahim Kaya 1982 yılında emekli olur ve Medine’ye gider. Medine’de 17 sene özel dersler veren Abdurrahim Kaya, […]

ÖLÜM BİR TESADÜF DAĞILMA DEĞİLDİR

Risale-i Nur’un çeşitli Risalelerinde ölüm ile ilgili olarak vazife-i hayattan terhis, paydos, tebdil-i mekan tabirleri yer almaktadır neden? Risale-i Nur’da hedef inanan bir insanın imanını zirveye çıkarmaktır. Allah’a, Peygambere, Ahiret gününe iman etmiş bir müminin ölüm gerçeği karşısında neler yapması ele alınır ve bu gerçek öğretilir. Evet, ”Mevt vazife-i hayattan bir terhistir.” Zorlu bir talim […]

BİR ÇOCUĞA KUR’AN ÖĞRETMELİYİZ

Hâfız Ali’nin fıkrasıdır. Eyyühe’l-Üstadü’l-Muhterem; Yirmi Dokuzuncu Mektubun Üçüncü Kısmının Dokuzuncu Meselesinde emir buyurulan hizmet-i Kur’ân’dan fakirin hissesine iki erkek ve bir kız çocuğu düşmüş imiş. Aynı emri alıp gelirken düşünüyordum: Acaba, akraba-i taallûkatımda çocuklar var, hangisini intihap edeyim? Benim bu düşünceme mânen denilmiş ki: Hay Ali! Sen kendi reyine muhtar değilsin. Onun intihabı başka kapıya […]