Girdi yapan Nurköy

ÖKÜZE OT, ARSLANA ET

Risale-i Nur’da geçen ”öküze et, arslana ot atmaz” sözü ile anlatılmak istenen nedir? Hangi olaydan sonra bu sözler söylenmiştir? Risale-i Nur Külliyatından Kastamonu Lahikasında bahsi geçen bu mesele, Konya’lı alimlerden tefsir sahibi Hoca Vehbi’ye ihlas risalesinin verilmesidir. Bu sözle, bir Nur Talebesinin kimin hangi risaleye ihtiyacı varsa, ona o risaleyi vereceği anlatılmaktadır. Yani ot yiyen […]

İMAN NURUNU ARAYAN

Aziz ve müşfik üstadım efendim; Birgün âlem-i menamda bir sahrada gezerken, birçok kalabalık ahalinin içine girdim. Dersim olan kelime-i tevhide devam ediyordum. O ahâlinin cümlesi Nasârâ imiş. Biz âşikâre kelime-i tevhidi çektiğimizden, hepsi bize iştirak etti. Her yüz başında, “Muhammedün Resulullah” diyorum. O Nasâralar, “İsâ ruhullah” diyorlar. Onlara dedim ki:“Yahu, biz İsâ Aleyhisselâmı tasdik ediyoruz.” […]

YAĞMURUN YAĞMA ZAMANINI BİLME

”Rasathanelerde bir âletle yağmurun vakt-i nüzulü keşfediliyor. Onu da, Allah’tan başkası da biliyor. Hem röntgen şuâıyla rahm-ı mâderdeki cenînin müzekker, müennes olduğu anlaşılıyor. Demek Mugayyebât-ı Hamseye ıttıla kàbildir.” ”Elcevap: Yağmurun vakt-i nüzulü bir kaideye merbut olmadığı için, doğrudan doğruya meşiet-i hassa-i İlâhiye ile bağlı ve hazine-i rahmetten hususî iradeye tâbi olduğunun bir sırr-ı hikmeti şudur […]

HASAN ATIF EGEMEN AĞABEY

Hasan Atıf Egemen, 1900 senesinde Sinop’ta doğmuş fakat hizmet hayatı daha çok ‘Aydın’ taraflarında geçmiştir. Bu sebeple Risale-i Nur’un bir kaç yerinde, ‘Aydınlı Hasan’ olarak anılır. Kastamonu Lâhikası’nda, ‘Kürt Atıf’diye de adı geçer. Atıf Ağabey ilkokul öğretmeni olan babasının görevi sebebiyle, Adana’da başladığı lise hayatını, Sinop’ta tamamlar. Birinci Cihan Harbi sırasında Sinop’ta resmi dairede büro […]

İMAN NASIL BİLİNİR

Bir kişinin imanlı mı değil mi olduğunu nasıl anlarız? Yani imanın varlığı nasıl anlaşılır? İman, bir şeye şüphesiz inanmak ve kesin olarak, içten ve yürekten bağlanmaktır. Dini manada ise, Allah’ın varlığına, birliğine inanmak bunu da dili ile söylemek ve Hazret-i Muhamed (ASM) ın peygamber olduğunu, bize bildirdiği şeylerin hepsinin hak ve doğru olduğunu kabul ve […]

HAYAT OLMAYINCA

بِاسْمِهِ   وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ Aziz, sıddık, sadık, çalışkan kardeşim, hizmet-i Kur’ân’da arkadaşım Re’fet Bey; Senin gördüğün vazife-i Kur’âniyenin hepsi mübarektir. Cenâb-ı Hak sizi muvaffak etsin, fütur vermesin, şevkinizi artırsın. Senin vazifen yazıdan daha mühimdir. Yalnız, yazıyı terk etmeyiniz. Uhuvvet için bir düsturu beyan edeceğim ki, o düsturu […]

GENÇLİK BİRGÜN ELDEN GİDECEK

Beşinci Mesele Gençlik Rehberinde izah edildiği gibi, gençlik hiç şüphe yok ki gidecek. Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat’iyetinde, gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecek. Eğer o fâni ve geçici gençliğini iffetle hayrata istikamet dairesinde sarf etse, onunla ebedî, bâki bir gençliği kazanacağını bütün semâvî fermanlar müjde veriyorlar. […]

MUSTAFA OSMAN AĞABEY

Mustafa Osman Ağabey, 1911 yılında Kastamonu’ya bağlı Safranbolu’da doğmuştur. Annesinin adı Hayriye olup, babası Hâfız Osman’dır, âlim bir zâttır. Resmi soyadı “Usman”dır. Mustafa Osman olarak adı Risale-i Nurlarda çokça geçmektedir. Bu mektuplardan kendi bölgesinde büyük hizmetlere vesile olduğu anlaşılmaktadır. Üstad Bediüzzaman Hazretlerini de bir çok defa ziyaretlerde bulunmuştur. YANGIN MEKTUBU Mustafa Osman Ağabey’in, Emirdağ Lahikasında, […]

KUR’AN HAKİKATLERİNİ GÜZELCE ANLATMAK

Genel olarak insanlara iman hakikatlerini anlatıyoruz, fakat birçok kişiye baktığımızda yaptığımız işin neticesini göremiyoruz? Temelde neyi yanlış yapıyoruz? Bizim vazifemiz insanlara, iman Kur’an hakikatlerini öğreten Risale-i Nurları güzelce anlatmaktır. İnsanların hidayete gelmeleri veya Nur talebesi olmaları Allah’ın vazifesidir. Vazifemizi yapıp vazife-i İlahiye karışmamak gerekir. İman, Kur’an hakikatlerini anlattığımız her insan hemen o hakikatleri kabul edecekmiş […]

BELALARDAN KURTULMANIN YOLU

Aziz, sıddık kardeşlerim; Size melâikeye ait Meyvelerin bir parçasını daha gönderdim. Mahkeme reisi kitaplarımı bana vereceğini söylemesi üzerine, Denizli’ye iki vekâletname gönderdim. Burada bana şiddetli bir tecrid ve tazyik verildiğine merak etmeyiniz; inâyet-i Rabbâniye devam ediyor. Medar-ı ibrettir ki; burada Risale-i Nur serbest okunup yazılırken-hilâf-ı âdet-başta bu kış, yaz gibi gittiğini çok adamlardan işittim. Ne […]