RİSALE-İ NUR’U SESLİ OKU

 

Zübeyr Ağabey medresede risaleleri kendi başına ‘sessiz’ okuyanlara çoğu kez şöyle söylerdi:
”Sesli oku kardeşim. Kalbinizden geçmesinki, ben burada dört duvar arasında kendi, kendime okuyorum ne olacak? Sizin okuduğunuz İman Hakikatleri, ehl-i dalaletin kalbinde manevi bir bomba tesiri yapar, onları bozguna sevk eder.”

TALEBE YETİŞTİRME

Zübeyr Ağabey Anadolu’dan gelen hizmetlerle meşğul olan ağabeylerle hususi alakadar olur, onların hizmet tarzını ve ne yaptıklarını sorar ve gerekli izahlarda bulunurdu. Zübeyr Ağabey,şimdi rahmetli olan bir Ağabeye soruyor:
‘Talebelerle nasıl bir şekilde ders yapıp hizmet veriyorsunuz?’
‘Ağabey talebelere Pazar günleri balık ziyafeti veriyoruz. 30-40 kişi geliyor.’ deyince.
‘Kardeşim bırak balık ziyafetini 3 kişi yetiştirin, imani ve içtimai konularda tam olsun 3 talebe yetişsin,onlarla alakadar olun onlar o Eğitim Enstitüsünün altını, üstüne getirir ve Nur’ları orada yayar.’

NUR HİZMETİNİ BİRARAYA GETİRME

Zübyr Ağabey, 1960 yılında ki darbe sonrasında çeşitli yerlere dağılan ağabeyleri 1963 yılından itibaren İstanbul’a gelerek biraraya getirmeye çalışmıştır.Adeta Risale-i Nur hizmetini müessese haline getirmiş. Üstad’tan aldığı feyz ve irşatla, başta Üstad Hazretlerinin varisleri olan Ağabeyleri,Naşirleri, Hizmetkarları ve diğer bölgelerdeki ağabey ve kardeşleri biraraya getirip onlarla istişareler ederek,dağınık halde olan Nur Hizmetini düzenleyip,canlandırıp, güçlendirip yeni bir aktivite kazandırmıştır.

İKAZ METODU

Zübeyr Ağabey, insanı ikaz ederken bile bir metodu vardı. Öyle hemen seni karşısına alıp, şöyle şöyle yaptın demezdi. Seni tenkit edecekse seni asla rencide etmez. Sendeki kusuru isim vermeden, başkasının kusuruymuş gibi göstererek seni o kusurunla mücadeleye hazırlardı. Yani seni kazanmanın yolunu arar bu arada senin kusurunu da düzeltirdi. Öyle ibret olsun diye herkesin yanında onu ikaz etmez,onu kırmaz, onu üzmez, onu incitecek her hareketten kaçınırdı.

DUA EDELİM

Zübeyr Ağabey ve diğer ağabeyler, cemaatin olduğu bir ders akşamında, birisi ”siz hizmetin paralarını yiyorsunuz” şeklinde bir söz sarfeder. Zübeyr Ağabey, celalle ve hiddetle ellerini kaldırı ve:
”Ben hizmetin parasını yemişsem, Allah beni kahretsin, değilse diyeni kahretsin diye dua edeceğim. Kaldır ellerini” der.

O sözü söyleyen kişi değil elini kaldırmak, korkudan hemen kaçıp gider. Duanın kabul olunacağını bilen adam elini kaldırmak yerine oradan kaçıp gitmeyi daha uygun bulur.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir