İLK KATİP MOLLA HABİB
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin ders halkasında bulunan en sevdiği talebelerinden ve ilk katiplerinden olan Molla Habib’in hakkında fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Sadece İşaratü’l İ’caz tefsirinde ve Emirdağ Lahikalarında ismi geçmektedir. Doğu beyazıt’lı olduğu ifade edilen Molla Habib, Birinci Dünya Savaşının ilan edilmesiyle Bediüzzaman Hazretleri ile birlikte gönüllü alay vaizi olarak Erzurum cephesine gider. Başkomutan Enver Paşa tarafından Milis Alay Komutanı tayin edilen Bediüzzaman Said Nursi, talebeleri ile birlikte savaş sırasında büyük başarılara imza atar, talebelerinin çoğu şehid düşer, kendisi de Mart 1916 da Bitlis’te Ruslara esir düşer.
İşaratü’l İ’caz adlı Kur’an tefsirini Bediüzzaman Hazretleri, savaşın en şiddetli olduğu anlarda at sırtında bu eseri ”Yaz Molla Habib” diyerek telif etmiştir. Üstad Hazretleri bazan avcı hattında, bazan at sırtında, bazan da sipere girdikleri zaman kendisi söylüyor, Molla Habib’te yazıyordu. Molla Habib talebe, harb arkadaşı olmanın yanısıra Kur’an tefsiri İşaratü’l İ’caz’ın ilk katibi ünvanınada sahiptir.
Savaşta yirmi kadar talebesini şehid veren Üstad, Molla Habib ile Van ve çevresine çekildiğinde Gevaş mıntıkasında bir çarpışmada Molla Habib’te şehid düşer.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Pasinler Ceohesindeki ilk katibinden şöyle bahseder:
”Saniyen: Eski Harb-i umumîde Pasinler Cephesinde şehid merhum Molla Habib’le beraber Rusya’ya hücum niyetiyle gidiyorduk. Onların topçuları bir iki dakika fasılayla bize üç top güllesi atıyordu. Üç gülle tam başımızın iki metre üstünden geçip, arkada dere içine saklanan askerimiz görünmedikleri halde geri kaçtılar. Tecrübe için dedim:
“Molla Habib, ne dersin, ben bu gâvurun güllesine gizlenmeyeceğim.”
O da dedi: “Ben de senin arkandan çekilmeyeceğim.”
İkinci top güllesi pek yakınımızda düştü. Hıfz-ı İlâhî bizi muhafaza ettiğine kanaatle Molla Habib’e dedim:
“Haydi ileri! Gâvurun top güllesi bizi öldüremez. Geri çekilmeye tenezzül etmeyeceğiz” dedim.”(Emirdağ Lahikası)
”Cevaben dedi: “Madem mesleğimiz âzamî ihlâstır; değil benlik, enaniyet,dünya saltanatı da verilse, bâki bir mesele-i imaniyeyi o saltanata tercih etmek âzamî ihlâsın iktizasıdır. Meselâ, harp içinde, avcı hattında, düşmanın top gülleleri arasında Kur’ân-ı Hakîmin tek bir âyetinin, tek bir harfinin, tek bir nüktesini tercih ederek, o gülleler içinde Habib kâtibine ‘Defteri çıkar’ diyerek at üstünde o nükteyi yazdırmış. Demek Kur’ân’ın bir harfinin, bir nüktesini düşmanın güllelerine karşı terk etmemiş ruhunun kurtulmasına tercih etmiş.”
O kardeşimize sorduk: “Bu acip ihlâsı nereden ders almışsın?”
Demiş: İki noktadan…
Birisi: Âlem-i İslâmiyetin en acip harbi olan Bedir Harbinde, namaz vaktinde cemaatten hissesiz kalmamak için, düşmanın hücumuyla beraber mücahidlerin yarısı silâhını bırakıp cemaat hayrına şerik olmak, iki rek’at sonra onlar da hissedar olsun diye Fahr-i Âlem Aleyhissalâtü Vesselâm bir hadis-i şerifiyle emretmiş olmasıdır. Madem harpte bu ruhsat var. Ve madem cemaat hayrı da sünnet olduğu halde, o sünnete riayet etmek en büyük bir hâdise-i dünyeviyeye tercih edilmiş. Üstad-ı mutlakın böyle bir işaretinden bir nüktecik alarak, biz de ruh ve canımızla ittibâ ediyoruz.
İkincisi: Kahraman-ı İslâm İmam-ı Ali Radıyallahü Anh, Celcelûtiyenin çok yerlerinde ve âhirinde bir himayetçi istemiş ki, namaz içinde huzuruna gaflet gelmesin. Düşmanları tarafından ona bir hücum mânâsı hâtırına gelmemek, sırf namazdaki huzuruna pek çok olan düşmanları tarafından bir hücum tasavvuru ile namazdaki huzuruna mâni olunmamak için, bir muhafız ifriti dergâh-ı İlâhîden niyaz etmiş.
İşte bu biçare, ömrü bu zamanda hodfuruşluk içinde yuvarlanan biçare kardeşiniz de, hem sebeb-i hilkat-ı âlemden, hem kahraman-ı İslâmdan bu iki küçük nükteyi ders aldım. Ve bu zamanda çok lâzım olan Kur’ân’ın esrarına ehemmiyet vermekle, harp içinde ruhunun muhafazasını dinlemeyerek, Kur’ân’ın bir harfinin bir nüktesini beyan etmiş.
Said Nursî”(Emirdağ Lahikası)
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!