GÜL VE NUR FABRİKASI

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفَاتِ الْقُرْاٰنِ

Aziz kardeşlerim ve sıddık arkadaşlarım;
Var olunuz, bahtiyar olunuz. Sizin pek ciddî sa’y ü gayretiniz hem burada, hem başka yerlerde şevk ve gayreti uyandırıyor. Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, gittikçe Risale-i Nur’un fütuhatı ziyadeleşiyor. Ehl-i iman yaralarını hissedip ilâçlarını ondan buluyorlar. Hâfız Ali’nin mektubunda yazdığı iki âyetin işaretine dikkat ettik. Bizler dahi Nur fabrikasının sahibi gibi çok mesrur ve müferrah olduk. Fakat Risale-i Nur’a bir işaret-i gaybiyle haber veren otuz üç adet âyet شَهِدَ اللهُ “Allah şahitlik etmiştir.” Âl-i İmrân Sûresi, 18.nci ayeti” âyetiyle hitam bulduğundan, bu yeni iki âyetin müstakil bir surette işaretlerine kapı açılmadı.

Hem, otuz üç âyetten hangisinin tetimmesi olacak şimdilik bilinmedi. Yalnız bu kadar anlaşıldı ki,
بِاَيْدِى سَفَرَةٍ – كِرَامٍ بَرَرَةٍ
“Şeref ve kıymetleri pek yüksek olanların ve Allah’a itaatlilerin eliyle ulaştırılmıştır.” Abese Sûresi, 15-16.ncı ayetleri” fıkrası Risale-i Nur’un nâşir ve kâtiplerine mânâ-yı işârî ile bakıyor.

Hem, يَتْلُوا صُحُفًا مُطَهَّرَةً – فِيهَا كُتُبٌ قَيِّمَةٌ
“Hatâdan ve şüpheden ter temiz olan Kur’an sayfaları okuyor. O sayfalarda dos doğru yazılı hükümler vardır.” Beyyine Sûresi, 2-3.ncü ayetleri” fıkrası dahi, Risale-i Nur’un eczalarına ve suhuflarına ve kitaplarına mânâ-yı işârîyle bakıyor. Fakat cifir hesabıyla bin üç yüz altmış küsurdan sonra bu parlak vaziyeti gösterecekler diye icmalen fehmettik.

Gül fabrikasının bizlere, parlak bir gül-ü Muhammedî (a.s.m.) bahçesini hediye edecekti.Onu bütün ruhu canımızla bekliyoruz.

Bu zamanda, lillâhilhamd, Sünnet-i Seniye dairesinde kemâl-i imanı kazanan Risale-i Nur şakirtleri evliyaların, mürşidlerin nazar-ı dikkatini celb edecek vaziyeti aldığından, her zamanda bulunan hakikî mürşidler, her halde bu zamanda Risale-i Nur şakirtlerine müşteri olurlar. Birisini elde etse, yirmi mürid kadar kıymet verirler.

Hem, zevkli ve cazibedar velâyet tereşşuhatı karşısında Risale-i Nur’un hizmetindeki meşakkat, mücahede, külfet bulunduğundan, Feyzi’ye hitaben beyan edilen hakikat o tarafa da fâidesi olur diye leffen size gönderildi. Umum kardeşlerime birer birer selâm ediyorum.(Kastamonu Lahikası)

Üstad Bediüzzaman Hazretleri o dönemde iki Ağabey’e ”Gül ve Nur Fabrikası” sahibi ismini vermiştir. Hüsrev Ağabey ve yazı ekibine Gül Fabrikası, Hafız Ali Ağabey ve yazı ekibine de Nur Fabrikası diye hitap ediyor.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri burada birşeye dikkat çekiyor, hicri 1360 yılına bu tarih, miladi olarak 1939-1940 yılı oluyor. Üstad, “bin üç yüz altmış küsurdan sonra, bu parlak vaziyeti gösterecekler” diyerek, baskı ve zulüm döneminin kısmen de olsa hafifleyeceğine işaret ediyor.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir