AZA KANAAT ET, HARAMA GİRME


كُلُوا وَاشْرَبُوا وَلاَ تُسْرِفُو     “Yiyin, için, fakat israf etmeyin.” (A’râf Sûresi,31 nci ayet)

ŞU ÂYET-İ KERİME, iktisada kat’î emir ve israftan nehy-i sarih suretinde gayet mühim bir ders-i hikmet veriyor. Şu meselede Yedi Nükte var.

BİRİNCİ NÜKTE: Hâlık-ı Rahîm, nev-i beşere verdiği nimetlerin mukabilinde şükür istiyor. İsraf ise şükre zıttır, nimete karşı hasâretli bir istihfaftır. İktisat ise, nimete karşı ticaretli bir ihtiramdır.

Evet, iktisat hem bir şükr-ü mânevî, hem nimetlerdeki rahmet-i İlâhiyeye karşı bir hürmet, hem kat’î bir surette sebeb-i bereket, hem bedene perhiz gibi bir medar-ı sıhhat, hem mânevî dilencilik zilletinden kurtaracak bir sebeb-i izzet, hem nimet içindeki lezzeti hissetmesine ve zâhiren lezzetsiz görünen nimetlerdeki lezzeti tatmasına kuvvetli bir sebeptir. İsraf ise, mezkûr hikmetlere muhalif olduğundan, vahîm neticeleri vardır.”(On Dokuzuncu Lem’a)

İktisat; tutumlu olmaktır. Yani insanın her hususta ihtiyacı kadarını kullanmasıdır. İsraf, lüzumsuz yere harcamak, malı ve parayı lüzumsuz yere sarf etmek, ihtiyacından fazlasını harcamak, en lüzumlu aslî vazifeleri bırakıp en lüzumsuz veya zararlı şeylerle meşgul olarak, ömrünü veya gençliğini boşa geçirmektir.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, burada iktisat yapan insanın elde ettiği faydaları manevi şükür, hürmet, bereket, sıhhat, izzet ve nimette lezzeti hissetme olarak  altı madde halinde göz önüne seriyor. Araf Suresi 31 nci ayeti ile İbrahim Suresi 7 nci ayetini tefsiri olan bu risalede Üstad Hazretleri, ayetlerin günümüze bakan yönlerini izah ediyor.

Üstad Hazretleri önce, iktisatın manevi bir şükür olmasına dikkat çekiyor. İktisad insanı, şükre sevk eder ve şükre kapı açar. Müsrif adam, israfı ile nimetlerin kıymet ve değerini idrak edemez. Bolluk içinde olan bir adam, nimeti fark edemez, fark edemeyen hürmet de edemez, hürmet edemeyen şükredemez. Balığın suyu fark edememesi gibi, israflı bir şekilde nimet içinde yüzen adam da nimeti hissedemez, hissetmeyen de şükredemez.

İktisadın bedene perhiz olması ise; insanın az ve ölçülü yemek yemesidir. Yemek yemenin israfı; aşırı yemektir, iktisadı ise; kararında ve ölçülü yemektir. Mideyi abur cuburla doldurup, bedenin düzenini bozmak, iktisadın zıddı olan israf sınıfına girer.

İktisadın insanı zilletten, yani alçaklık ve dilencilik vaziyetinden kurtarması ise, israf eden adam malını çabuk tüketir ve lükse alışır ve az ile yetinemez, o zaman gereksiz ihtiyaçlarını temin etmek için ya harama girer ya da insanlara el açıp dilenci vaziyetine girer. İktisad eden, az ile kanaat edebildiği için, israfa ve harama girmeye kendini mecbur görmez. Allah iktisada binaen, o az malına bereket ihsan eder, maddeten az gibi görünen o mal, manen çok hükmüne geçer.

Netice,israf eden malını çabuk tüketir. Ya harama girer, ya da dilenci vaziyetine düşer. İktisad eden az ile kanaat ettiği için israfa ve harama girmez.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir