Girdi yapan Nurköy

ELMASI ELMAS BİLDİĞİ HALDE

Mânevî bir ihtarla bir iki ince meseleyi size yazıyorum. BİRİNCİSİ: Geçen Ramazan-ı Şerifte, Ehl-i Sünnetin selâmet ve necatı için edilen pek çok duaların şimdilik âşikâre kabulleri görünmemesine hususî iki sebep ihtar edildi. Birincisi: Bu asrın acip bir hassasıdır.HAŞİYE Bu asırdaki ehl-i İslâmın fevkalâde safderunluğu ve dehşetli cânileri de âlicenâbâne affetmesi; ve bir tek haseneyi, binler […]

BİR AYET BESMELE

BİRİNCİ SIR Bismillâhirrahmânirrahîm’in bir cilvesini şöyle gördüm ki: Kâinat simasında, arz simasında ve insan simasında, birbiri içinde birbirinin nümunesini gösteren üç sikke-i rububiyet var. Biri, kâinatın heyet-i mecmuasındaki teâvün, tesanüd, teânuk, tecâvübden tezahür eden sikke-i kübrâ-yı Ulûhiyettir ki, Bismillâh ona bakıyor. İkincisi, küre-i arz simasında, nebâtat ve hayvanâtın tedbir ve terbiye ve idaresindeki teşabüh, tenasüp, […]

ONLARA HAKKIMI HELAL EDECEĞİM

Mühim bir suale hakikatli bir cevaptır. Büyük memurlardan bir kaç zât benden sordular ki: “Mustafa Kemal sana üç yüz lira maaş verip, Kürdistana ve vilâyât-ı Şarkiyeye, Şeyh Sinûsî yerine vâiz-i umumî yapmak teklifini neden kabul etmedin? Eğer kabul etseydin, ihtilâl yüzünden kesilen yüz bin adamın hayatlarını kurtarmaya sebep olurdun” dediler. Ben de onlara cevaben dedim […]

BİR ADAMIN İMANI

Nur fabrikasının sahibi Hâfız Ali’nin ve mübareklerin köyleri ortasında, duada, Sav Köyü mevki almış. Tam bir senedir ahyâ yüzünden emvat dahi hisse alıyorlar. Risaletü’n-Nur’un hizmetinde ekser şakirtleri birer nevi keramet ve ikram-ı İlâhî hissettikleri gibi, bu âciz kardeşiniz çok muhtaç olduğu için, çok nevilerini ve çeşitlerini hissediyorum. Ve bu sıralarda bu havalideki şakirtler, yeminle itiraf […]

AKILDAN ZİYADE KALBE BAKAR

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ ’in binler esrarından altı sırrına dairdir. İHTAR: Besmelenin rahmet noktasında parlak bir nuru, sönük aklıma uzaktan göründü. Onu, kendi nefsim için, nota suretinde kaydetmek istedim. Ve yirmi otuz kadar sırlar ile, o nurun etrafında bir daire çevirmekle avlamak ve zaptetmek arzu ettim. Fakat, maatteessüf, şimdilik o arzuma tam muvaffak olamadım. Yirmi […]

SURET,SİRET,SİMA

Suret, Siret, Sima kelimeleri arasındaki farklılıklar nelerdir? Suret, kelimesi biçim, görünüş,dıştan görünen şekil anlamına geliyor. Siret, ise bir kimsenin iç hâli, hareketi, ahlâkı, insanın tutmuş olduğu manevi yol gibi anlamları taşır. Sima ise yüz, çehre anlamınadır. Surette, dış görüntü öne çıkıyor. Simada belli bir bölge özel bir kimliktir. Sirette ise, görünmeyen, haller öne çıkıyor. Yani […]

İMAN HAKİKATLERİ KALBLERİ FETHEDİYOR

Aziz ve sıddık ve hâlis kardeşlerim; Rabb-i Rahîmime hadsiz şükür olsun ki, sizin gibileri Risaletü’n-Nur’a sahip ve nâşir ve muhafız halk etmiş; benim gibi âciz bir biçarenin zaif omuzundaki ağır yükü çok hafifleştirmiş. Kardeşlerim, bu defa üç mektubunuzda birden üç Hulûsi, üç Sabri, üç Hakkı gibi kıymettar dokuz kardeşi gördüm. Hapiste, Abdurrahman’ın pederi yerinde benim […]

MÜMİN’İN ÜÇ BÜYÜK İMTİHANI

هَلَكَ النَّاسُ اِلاَّ الْعاَلِمُونَ وَهَلَكَ الْعَالِمُونَ اِلاَّ الْعَامِلوُنَ وَهَلَكَ الْعَامِلُونَ اِلاَّ الْمُخْلِصُونَ وَالْمُخْلِصُونَ عَلٰى خَطَرٍ عَظِيمٍ “İnsanlar helâk oldu-âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu-ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu-ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar.”(Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ 2:415; Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn 3:414.) Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü […]

KELEPÇE TAKMAYINCA

Rasim Güden,Afyon’da karakol jandarma kumandan vekili,vazifesi gereği Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini, hapishaneden mahkemeye getirip götürmektedir. Üstad Bediüzzaman Hazretlerini beş altı kez hapishaneden mahkemeye getirip götürdüğünü hatıralarında anlatan Rasim Güden, “Bediüzzaman başına şapka giymezdi. Mahkemeye girdi. Hakim doğu kökenliydi. Bediüzzaman’a: “Şapkayı niçin giymeden geldin? Kanunen şapka giymemenin yasak olduğunu bilmiyor musun?” dedi. Bediüzzaman ona: “Sen […]

İMAN KURTARMA HİZMETİ

Şu fıkra Mesud Efendinindir. Ey benim muhterem Üstadım; Hadd-i bülûğumdan bu âna kadar, lâîn şeytanın zırhından mâmul bir sanduka derûnunda kilitlemiş olduğu akl-ı uhrevî ve imanımı tazyik altına almıştı. Duanız sayesinde ve bana karşı göstermiş olduğunuz hüsn-ü niyet ve nasihatlerin semeresi olarak, ancak yedi senede, Üstadımın dua yumruğuyla lâîn şeytanın zırh sandukası kırılarak, imanımı tekrar […]