Girdi yapan Nurköy

VAN’LI TALEBE FAHRETTİN SAYI

1936 yılında Van’da dünyaya gelen Fahrettin Sayı, Risale-i Nurlarla ilk tanışması 1954 yılında Molla Hamid Ağabey’in kendisine verdiği Gençlik Rehberi adlı eserle başlar. Daha sonra Asa-yı Musa adlı eseri okur. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini de Isparta’da ziyaret eder. 26 Kasım 1956 yılında Isparta’da Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini ziyaret eden Fahrettin Sayı, o günleri […]

ALAH’I BİLMİYOR Kİ, ONA DAYANSIN

İnanan insanların birlik olamamaları, inanmayan insanların ise birlik olup birbirlerine sıkıca sarılmaları neden? İnanan insanların birlik meydana getirememeleri onların zayıflığından değil, iman ehli kuvveti Allah’tan bilir, ”Ben Allah’a iman etmişim, kimseye ihtiyacım yok” düşüncesi içindedir. Kalbinde Allah’a dayanma var. İman ve itikat açısından bu güzel ve doğrudur. Birlik ve beraberlik içinde olmakta ilahi bir kanundur. […]

NUR TALEBESİNİN EN ÖNEMLİ VAZİFESİ

Aziz, sıddık kardeşlerim; Sizin bu defa müteaddit mektuplarınıza, rahatsızlık mecburiyetiyle, birtek mektupla iktifa ediyorum. Evvelâ: Risale-i Nur’un kahramanı Hüsrev, benim bedelime ölmek ve benim yerimde hasta olmak samimî ve ciddî istiyor. Ben de derim: Telif zamanı değil, şimdi neşir zamanıdır. Senin yazın, benim yazımdan ne derece ziyade ve neşre fâideli ise, hayatın dahi hizmet-i Nuriyede […]

ALİM SAHABİ BERA BİN AZİB (RA)

Ebu Umare künyesi ile meşhur olan Bera bin Azib, Medine’de dünyaya gelmiştir. Babası Azib bin Haris, annesi Ümmü Habibe binti Ebi Habibe’dir. Anne ve babası Medine de İslamı ilk kabul eden müslümanlardandır. Evs kabilesinin Beni Harise koluna mensuptur. İslamiyeti hicretten önce Medine’ye gelen Musab bin Umeyr’den öğrenmiş küçük yaşta müslüman olmuştur. Rasulullah’ın Medine’ye hicreti esnasında, […]

DOKSAN DOKUZ AHBABA KAVUŞMA

İKİNCİ SUAL: Furkan-ı Hakîmde, اَلَّذِى خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاً “Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi imtihan etmek için ölümü de, hayatı da yaratan Odur.” Mülk Suresi, 2 nci ayeti) gibi ayetlerde, “Mevt dahi hayat gibi mahlûktur; hem bir nimettir” diye ifham ediliyor. Halbuki, zâhiren mevt inhilâldir, ademdir, tefessühtür, hayatın sönmesidir, hâdimü’l-lezzâttır. […]

ÇALIŞKAN HANEDANINDAN ZEKİ ÇALIŞKAN

1940 yılında Afyon Emirdağ’da dünyaya gelen Zeki Çalışkan, Hasan Çalışkan’ın oğludur. Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ilk defa nasıl gördüğünü hatırlamayan Zeki Çalışkan,”İnsan babasını veya dedesini ilk gördüğünü hatırlamaz, zira o bizim ailemizden birisiydi. !944 yılında vefat eden Şeyh Ali Dedemin yerini alan, alim, fazıl, celalli, vakur biz çocuklara karşı da müşfik muhterem bir insandı. Bizimle konuşurken […]

MESLEK VE MEŞREB NEDİR?

Meşrep ve meslek kelimeleri ile arasındaki fark ne anlıyoruz; ne anlamalıyız? Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Risale-i Nur’da sıkça kullandığı ”meslek ve meşrep” kavramlarına sadakat ve sebatla bağlanılmasına dikkat çekmektedir. Nedir meslek ve meşrep? Kelime manası olarak meşrep, su içme yeri,su içmektir. Bu kelimeye kaynak olarak çölde kalan İsrailoğulları Hz. Musa Aleyhisselam’dan su isteğinde bulunurlar. […]

EY KARDEŞLER GELİNİZ!

Sabri’nin fıkrasıdır. Üstad-ı Ekremim Efendim Hazretleri; Ekalli, kırk seneden beri hakikat âleminde nurlar saçan nuranî, kudsî, feyizli sözlerin kâffesi, bütün safahatında tarikat ve seyr-i sülûke ait pencereleri küşât ile, müştaklara temaşa ve berk-i hâtif misâl تَعاَلَوْا اَيُّهَا اْلاِخْوَانِ (Ey kardeşler, geliniz) nidâ-i belîğiyle dâvet etmekte iken, dürbînî bir nazara mâlik olanlar, pek âşikâre görüp ve […]

MUTE ŞEHİDİ ABDULLAH BİN REVAHA(RA)

Abdullah bin Revaha, Hazrec Kabilesinin Beni Haris kolundan Revaha bin Sa’lebe’nin oğludur. Medineli olan Abdullah şairliği, okuma yazma bilmesi ve etkileyici bir hitabet gücüne sahip olması ile tanınmıştır. Rasulullah tarafından Medine’ye İslam nurunu tanıtmak ve İslamı öğretmek üzere gönderilen Mus’ab bin Umer’in bu vazifeyi güzel bir şekilde ifası sonucu 2si kadın 73 erkek Medineli İslamı […]

DÜNYANIN YEDİ AYRI KITASI

BİRİNCİ MESELE-İ MÜHİMME: Semâvât gibi arzın da yedi tabaka olmasına dairdir. Şu mesele, yeni zamanın feylesoflarına hakikatsiz görünüyor; onların arza ve semâvâta dair olan fenleri kabul etmiyor. Bunu vasıta ederek bazı hakaik-i Kur’âniyeye itiraz ediyorlar. Buna dair muhtasaran birkaç işaret yazacağız. Birincisi: Evvelâ, âyetin mânâsı ayrıdır ve o mânâların efradı ve mâsadakları ayrıdır. İşte o […]