Girdi yapan Nurköy

YAVRULARIN RIZKI RAHMETİN HEDİYESİDİR

”Kur’ân-ı Hakîmin âyât ve beyyinâtından istifaza ettiğimiz kat’î burhanlarla çok risalelerde ispat etmişiz ki, meşru rızık, iktidar ve ihtiyarın derecesine göre değil, belki acz ve iftikarın nisbetinde geliyor. Bu hakikati gösteren hadsiz işaretler, emâreler, deliller vardır. Ezcümle: Bir nevi zîhayat ve rızka muhtaç olan eşcar yerinde durup, onların rızıkları onlara koşup geliyor. Hayvânat, hırsla rızıklarının […]

KUR’AN HİZMETİ

”İKİNCİ MESELE: Ehl-i dünya diyorlar ki: ”Bize ahkâm-ı diniyeyi ve hakaik-i İslâmiyeyi talim edecek resmî bir dairemiz var. Sen ne salâhiyetle neşriyat-ı diniye yapıyorsun? Sen madem nefye mahkûmsun; bu işlere karışmaya hakkın yok.” ”Elcevap: Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz. İman ve Kur’ân nasıl inhisar altına alınabilir? Siz dünyanızın usulünü, kanununu inhisar altına alabilirsiniz. Fakat […]

KAZAYA RIZA GÖSTERMEK

Risale-i Nur’da geçen, ”Kazaya rıza, kadere teslim İslâmiyetin bir şiârıdır.” cümlesi ile bizlere verilmek istenen mesaj nedir? Risale-i Nur Külliyatından Mektubat adlı eserin On Yedinci Mektub’unda, Çocuk Taziyenamesi adı ile de bilinen risalede bu tabir kullanılmaktadır. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, evladının vefatı üzerine bir talebesine yazdığı mektub şöyledir: بِسْمِهِ – وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ […]

SİZİN DERS ARKADAŞINIZIM

”Zannederim ki, o enâniyet-i ilmiyeyi fazla taşıyan zatlar da anladılar ki, neşrolunan Sözler, hakaik-i Kur’âniyenin birer anahtarı ve o hakaiki inkâr etmeye çalışanların başlarına inen birer elmas kılıçtır. O ehl-i fazl ve kemal ve kuvvetli enâniyet-i ilmiyeyi taşıyan zatlar bilsinler ki, bana değil, Kur’ân-ı Hakîme talebe ve şakirt oluyorlar; ben de onların bir ders arkadaşıyım. […]

KARINCA İLE VERİLEN DERS

”Bilâhare Siirt’e bağlı Tillo kasabasına gitti. Meşhur bir türbeye kapandı. Orada harika olarak Kâmus-u Okyanus’u Bâbü’s-Sin’e kadar hıfzetti. Ne fikre binaen “Kâmus”u hıfzettiği sorulduğunda, “Kâmus, her kelimenin kaç mânâya geldiğini yazıyor. Ben de bunun aksine olarak, her mânâya kaç kelime kullanıldığını gösterir bir kâmus vücuda getirmek merakına düştüm” cevabında bulundu. Mezkûr türbeye kapandığı vakit küçük […]

ZARARA BİLEREK RAZI OLMA

”Bu âyet  لاَيَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْ  ”Yâ eyyuhâllezîne âmenû aleykum enfusekum, lâ yadurrukum men dalle izâhtedeytum, ilâllâhi merciukum cemîân fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne). ”Ey iman edenler, siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olduğunuz müddetçe, sapıtanlar size bir zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır; yapmakta olduklarınızı O size haber verir.”(Maide Suresi, 105 nci ayet)ve usul-ü […]

HER CANLI BİR GÜN MUTLAKA ÖLECEK

”Risale-i Nur’dan Gençlik Rehberinin güzelce izah ettiği gibi, ölüm o kadar kat’î ve zâhirdir ki, bugünün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek. Bu hapishane nasıl ki mütemadiyen çıkanlar ve girenler için muvakkat bir misafirhanedir; öyle de, bu zemin yüzü dahi acele hareket eden kàfilelerin yollarında bir gecelik konmak ve göçmek için […]

ŞÖHRET SAHİBİ OLMAK

Şöhret sahibi olmsk, şan ve şeref sahibi olarak insanların önüne çıkmak kötümüdür? Böyle olup iman Kur’an hizmeti yapmak daha iyi olmaz mı? İnsanlar mevki sahibi şöhret sahibi kişileri çokca dinlerler? İnsanlarda çoğunlukla, şöhret, şan, şeref sahibi olmak arzusu vardır. Hatta bazı insanlarda bu arzu, bu his öyle şiddetlidir ki, onun için hayatını feda edebilir. Şöhret […]

DÜNYA DA EN ÖNEMLİ VAZİFE

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ ”Aziz kardeşlerim, Siz kat’î biliniz ki, Risale-i Nur ve şakirtlerinin meşgul oldukları vazife, rû-yi zemindeki bütün muazzam mesâilden daha büyüktür. Onun için, dünyevî merak âver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz; kuvve-i mâneviyeniz kırılmasın. Evet, ehl-i dünyanın bütün muazzam meseleleri, fâni hayatta […]

GENÇLİĞİ DOĞRU YAŞAMAK

”Gençlik Rehberinde izahı bulunan ibretli bir hâdisenin hülâsası şudur: Bir zaman, Eskişehir Hapishanesinin penceresinde, bir Cumhuriyet Bayramında oturmuştum. Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raksediyorlardı. Birden, mânevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Ve gördüm ki, o elli altmış kızlardan ve talebelerden kırk ellisi, kabirde toprak oluyorlar, azap çekiyorlar. Ve […]