Girdi yapan Nurköy

İHTİYAÇ VAR DİYEREK

”Bir mesele daha var; o da çok ehemmiyetlidir. Hükm-ü Kur’âna göre, bu zamanda mimsiz medeniyetin icabatından olarak hâcât-ı zaruriye dörtten yirmiye çıkmış. Tiryakilikle, görenekle ve itiyadla, hâcat-ı gayr-ı zaruriye, hâcât-ı zaruriye hükmüne geçmiş. Âhirete iman ettiği halde, “Zaruret var” diye ve zaruret zannıyla dünya menfaati ve maişet derdi için dünyayı âhirete tercih ediyor. Kırk sene […]

İŞİMİZ İNSANLARIN İMANINI KURTARMAYA ÇALIŞMAK

”Şahsıma ve Risale-i Nur’a ait mühim bir sual: Çoklar tarafından deniliyor ki, “Sen ehl-i dünyanın dünyasına karışmadığın halde, nedendir ki, her fırsatta onlar senin âhiretine karışıyorlar? Halbuki hiçbir hükûmetin kanunu, târikü’d-dünya ve münzevîlere karışmıyor.” Elcevap: Yeni Said’in bu suale karşı cevabı sükûttur. Yeni Said, “Benim cevabımı kader-i İlâhî versin” der. Bununla beraber, mecburiyetle, emâneten istiâre […]

PAPAZ’I MÜMİN EDEN SURE : TEBBET

Yıllarca okuyup insanların karşısında bir dini lider, papaz olarak çıkmaya hazırlanan eski papaz aniden müslüman olur. Eski papazın müslüman olması ise kilise de ve hrıstiyan aleminde şaşkınlığa yol açar. Amerikalı eski papaz soru yağmuruna tutulur. Niçin yıllarca İncil üzerine çalışma yapıp şimdi müslüman oldun? Ve daha neden, niçinli birçok sorular. 2008 yılında İslamiyeti seçip mümin […]

DİYANETİN ASLİ VAZİFESİ

  بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ  لسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ ”Muhterem Ahmed Hamdi Efendi Hazretleri; Bir hâdise-i ruhiyemi size beyan ediyorum: Çok zaman evvel zâtınız ve sizin mesleğinizdeki hocaların, zarurete binaen ruhsata tâbi ve azîmet-i şer’iyeyi bırakan fikirler, benim fikrime muvafık gelmiyordu. Ben hem onlara, hem sana hiddet ederdim. “Neden azîmeti terk edip ruhsata tâbi oluyorlar?” diye, […]

SİNEKLERE DÜŞMAN OLMA

”Ey hodgâm insan! Sineklerin binler hikmet-i hayatiyesinden başka, sana âit bu küçücük faydasına bak, sinek düşmanlığını bırak: Çünkü, gurbette, kimsesiz, yalnızlıkta sana ünsiyet verdiği gibi, gaflete dalıp fikrini dağıtmaktan seni ikaz eder. Ve lâtif vaziyeti ve abdest alması gibi yüzünü, gözünü temizlemesiyle, sana abdest ve namaz, hareket ve nezâfet gibi vazife-i insâniyeti ihtar eder ve […]

ABDULLAH AGABEY’DEN

Abdullah Yeğin Ağabey zaman zaman katıldığı derslerde, Üstad Bediüzzaman Hazretleri ile ilgili bazı hatıralarını anlatırdı. Bunlardan bir ikisi şöyledir: ”Birgün lisenin bahçesinde teneffüse çıkmıştık bize o zaman “Bediüzzamancı” demeye başladılar. O zamanlar daha “Nurculuk” tabiri yoktu.” ” Üstadla şöyle bir hâtıramız geçti, (Abdullah ağabey bu hâtırayı Üstadımızdan aynen gördüğü gibi elini açarak, târif ederek tek […]

İNSAN NEFSİ ŞÖHRETTEN HOŞLANIR

”Evvelâ, rıza-yı İlâhî ve iltifat-ı Rahmânî ve kabul-ü Rabbânî öyle bir makamdır ki, insanların teveccühü ve istihsânı, ona nisbeten bir zerre hükmündedir. Eğer teveccüh-ü rahmet varsa, yeter. İnsanların teveccühü, o teveccüh-ü rahmetin in’ikâsı ve gölgesi olmak cihetiyle makbuldür; yoksa arzu edilecek bir şey değildir. Çünkü kabir kapısında söner, beş para etmez. Hubb-u cah hissi eğer […]

EN ZENGİN EN FAKİR

”Bu gidişata, icraata bak: Nasıl en fakir, en zayıftan tut, ta herkese mükemmel, mükellef erzak veriliyor. Kimsesiz hastalara çok güzel bakılıyor. Hem gayet kıymettar ve şahane taamlar, kaplar, murassâ nişanlar, müzeyyen elbiseler, muhteşem ziyafetler vardır. Bak, senin gibi sersemlerden başka herkes vazifesine gayet dikkat eder. Kimse zerrece haddinden tecavüz etmez. En büyük şahıs, en büyük […]

BALIKLARIN İNSANDAN ŞİKAYETİ

İnsanların hatalarından dolayı, başlarına gelen afet ve belalardan, diğer canlılar neden etkilenir, niçin sadece insanlar o musibete maruz kalmaz? ”Risale-i Nur’da kat’iyetle ispat edilmiş ki, küfür ve dalâlet, kâinata büyük bir tahkir ve mevcudata bir zulm-ü azîmdir ve rahmetin ref’ine ve âfâtın nüzulüne vesiledir. Hattâ, deniz dibinde balıklar, cânilerden şekva ederler ki, “İstirahatimizin selbine sebep […]

NUR’UN İÇİNE GİRMEYEN

”Bu acip asrın hayat-ı dünyeviyeyi ağırlaştırması ve yaşamak şeraitini ağırlatması ve çok etmesi ve hâcât-ı gayr-ı zaruriyeyi görenekle, tiryaki ve müptelâ etmekle hâcât-ı zaruriye derecesine getirmesiyle hayatı ve yaşamayı, herkesin her vakitte en büyük maksat ve gayesi yapmıştır. Onunla hayat-ı diniye ve ebediye ve uhreviyeye karşı ya set çeker, veya ikinci, üçüncü derecede bırakır. Bu […]