HUZUR-U İLAHİYE ULAŞMAK İÇİN
”Risaletü’n-Nur, Mektubatü’n-Nur’un mütalâası, tahrir edilmesi, başkalara neşir ve tebliğe alâ-kadri’l-istitâa çalışılması gibi emr-i hayr-i azîme havl ve kuvvet-i Samedanî ve inâyet ve lûtf-u Rabbânîyle muvaffak olduğum zamanlar ki, bu evkatta evvelen ve bizzat bu fakir istifade, istifâza, istiâne etmiş oluyor; bu itibarla mezkûr saatleri çok mübarek tanıyor, firakına acıyor, o yaşayışın devamını, tekrarını, kesilmemesini ez-can ü dil arzu ediyorum.
Fakat ne çare ki, iğtinam edebildiğim kısacık vakitlerde zihnimi safîleştirip Nurların karşısına, dolayısıyla Kur’ân’ın mu’cizeleri mecmuasına ve aziz, muhterem Üstadımın medresesine ve ol Seyyidü’l-Kevneyn Peygamberimiz Efendimiz (a.s.m.) Hazretlerinin ravza-i saadetlerine ve nihayet Rabbü’l-Âlemîn Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin huzur-u lâmekânîsine çıkıyorum. Bu sebeple cidden “O Nurlarla iştigal etmediğim zamanlar, keşki enfâs-ı ma’dude-i hayattan olmaya idiler” diyorum.
Hulûsi(Barla Lahikası)
Hulusi Ağabey, bu mektubunda bizlerin dikkatini iki şeye çekiyor. Risale-i Nurlar ile meşgul alan birisinin, bu esnada dua edip Allah’tan yardım talep ederse, bu talebinin kabulünün kuvvetli olacağına,insanın Huzur-u İlahi’ye nasıl hazırlanması gerektiğini anlatıyor.
Hulusi Ağabey burada, Huzur-u İlahi’ye ulaşmayı şöyle dile getiriyor, “Risale-i Nurlarla meşgul olduğum zaman, zihnimi dünyadan arındırıp önce Üstad Hazretlerinin huzuruna, oradan Kur’an mucizesine, oradan Peygamber Efendimize (asm) ve oradan Allah’ın huzuruna intikal ediyorum.” diyor.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!