BAHÇE DE BİRKAÇ ÇÜRÜK MEYVE

Kardeşim Hüsrev, Lütfi, Rüştü;
Size Üstad ve talebeler ve ders arkadaşları içinde faide verecek bir fikrimi beyan edeceğim. Şöyle ki:
Sizler -haddimin fevkinde- bir cihette talebemsiniz ve bir cihette ders arkadaşlarımsınız ve bir cihette muîn ve müşavirlerimsiniz.

Aziz kardeşlerim;
Üstâdınız lâyuhtî değil… Onu hatâsız zannetmek hatâdır. Bir bahçede çürük bir elma bulunmakla bahçeye zarar vermez. Bir hazinede silik para bulunmakla, hazineyi kıymetten düşürtmez. Hasenenin on sayılmasıyla, seyyienin bir sayılmak sırrıyla, insaf odur ki: Bir seyyie, bir hatâ görünse de, sair hasenata karşı kalbi bulandırıp itiraz etmemektir. Hakaike dair mesâilde külliyatları ve bazan da tafsilâtları sünuhat-ı ilhâmiye nev’inden olduğundan, hemen umumiyetle şüphesizdir, kat’îdir. Onların hususunda sizlere bazı müracaat ve istişarem, tarz-ı telâkkisine dairdir. Onlar hakikat ve hak olduklarına dair değildir. Çünkü, hakikat olduklarına tereddüdüm kalmıyor.

Fakat münâsebât-ı tevafukiyeye dair işaretler, mutlak ve mücmel ve küllî surette sünûhât-ı ilhâmiyedir. Tafsilât ve teferruatta bazan perişan zihnim karışır, noksan kalır, hatâ eder. Bu teferruatta hatam, asla ve mutlaka zarar îras etmez. Zaten kalemim olmadığından ve kâtip her vakit bulunmadığından, tâbiratım pek mücmel ve nota hükmünde kalır, fehmi işkâl eder.

Biliniz; kardeşlerim ve ders arkadaşlarım, benim hatâmı gördüğünüz vakit serbestçe bana söyleseniz mesrur olacağım. Hattâ başıma vursanız, Allah razı olsun diyeceğim. Hakkın hatırını muhafaza için başka hatırlara bakılmaz. Nefs-i emmârenin enâniyeti hesabına Hakkın hatırı olan bilmediğim bir hakikati müdafaa değil, ale’r-re’si ve’l-ayn kabul ederim.

Bilirsiniz ki; şu zamanda şu vazife-i imaniye çok mühimdir. Benim gibi zaif, fikri çok cihetlerle inkısam etmiş bir biçareye yüklenmemeli, elden geldiği kadar yardım etmeli. Evet, mücmel ve mutlak hakaik, biz zahirî vesile olup çıkıyor. Tanzim ve tasfiye, tasvir ise, kıymettar, muktedir ders arkadaşlarıma aittir. Bazan onlara vekâleten tafsilâta, tanzimata girişiyorum, noksan kalıyor.”(Barla Lahikası)

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, hatasızlıgın Allah’a ait bir sıfat olduğunu, insanın bu sıfatı üzerine almasının tehlikesine dikkat çekip, insanın her zaman kusurunun bilincinde olup daima kusursuz olan Allah’a sığmasına işaret ediyor.

”Bir bahçede çürük birkaç meyvenin olması, bütün bahçenin çürüklüğünü göstermez. Aynı şekilde bir hazinede birkaç sahte para bulunmakla hazinenin değeri düşmez.” sözleri ile de Üstad Hazretleri, insanın kusurunu değil onun sevap cihetine bakmamızı söylüyor. Bu mektupta, dikkat çekici bazı konular ise şöyle:

Önce kendimizi kusursuz ve mükemmel görmeyeceğiz. Beraber olduğumuz kardeşlerimizin kusurlarını örtüp onun iyiliklerini gözönüne getireceğiz. Kusurunu gördüğümüzde, iyiliklerini akla getirip ona tavır almayıp daima af nazarı ile bakacağız. Kendi aklımıza değil, beraber hizmet ettiğimiz kişilerle beraber ortak aklın verdiği kararların mükemmel olduğunu kabul edeceğiz. Kollektif akılla, mükemmelliğin elde edileceğini kabul edip, aklımızı bu ortak akıla hizmetçi yapacağız. Kusurumuzu söyleyene de ”Allah senden razı olsun” deyip o hatamızı düzeltmenin yollarını arayacağız.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir