ZARARA BİLEREK RAZI OLMA

”Bu âyet  لاَيَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْ  ”Yâ eyyuhâllezîne âmenû aleykum enfusekum, lâ yadurrukum men dalle izâhtedeytum, ilâllâhi merciukum cemîân fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne). ”Ey iman edenler, siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olduğunuz müddetçe, sapıtanlar size bir zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır; yapmakta olduklarınızı O size haber verir.”(Maide Suresi, 105 nci ayet)ve usul-ü İslâmiyetin ehemmiyetli bir düsturu olan,  اَلرَّاضِى بِالضَّرَرِ لاَيُنْظَرُ لَهُ “Başkasının dalâleti sizin hidayetinize zarar etmez; sizler, lüzumsuz onların dalâletleriyle meşgul olmayasınız”; düsturun mânâsı: “Zarara kendi razı olanın lehinde bakılmaz. Ona şefkat edip acınmaz.”

Madem bu âyet ve bu düstur, bizi, zarara bilerek razı olanlara acımaktan men ediyor; biz de bütün kuvvetimiz ve merakımızla, vaktimizi kudsî vazifeye hasretmeliyiz. Onun haricindekileri mâlâyani bilip, vaktimizi zayi etmemeliyiz. Çünkü elimizde nur var, topuz yoktur. Biz tecavüz edemeyiz. Bize tecavüz edilse, nur gösteririz. Vaziyetimiz bir nevi nurânî müdafaadır.

Bu tetimmenin yazılmasının sebeplerinden birisi: Risale-i Nur’un bir talebesini tecrübe ettim. Acaba bu heyecan, şimdiki siyasete karşı ne fikirdedir diye, Boğazlar hakkında bir boşboğazlığı münasebetiyle bir iki şey sordum. Baktım, alâkadarâne ve bilerek cevap verdi. Kalben, “Yazık!” dedim. “Bu vazife-i nuriyede zararı olacak.” Sonra şiddetle ikaz ettim. ”Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım.” bir düsturumuz vardır. Eğer insanlara acıyorsan, geçmiş düstur onlara merhamete liyakatini selb ediyor. Cennet adamlar istediği gibi, Cehennem de adam ister. Beşinci Şuânın yine kısmen verdiği haberler tezahür ediyor.”(Emirdağ Lahikası)

İslam’ı seçen ve O’nun yolunu bulan insan ona sımsıkı tabi olduktan sonra, başkalarının günahı, küfrü ona zarar veremez. Onu o hak yoldan saptıramaz. İnsan kendi iradesi ile İslamın yoluna girdikten sonra, artık hiçbir kafirin küfrü, hiçbir şeytanın vehmi onu o yoldan çıkaramaz.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Maide Suresi 105 nci ayetini izah ederken, önce dikkatimizi bir şeye çekiyor, ”zarara bilerek razı olanlara acınmaz,” diyor ve ayetin manasını ortaya koyuyor:

”Madem bu ayet ve bu düstur, bizi, zarara bilerek razı olanlara acımaktan men ediyor; biz de bütün kuvvetimiz ve merakımızla, vaktimizi kudsi vazifeye hasretmeliyiz. Onun haricindekileri malayani bilip, vaktimizi zayi etmemeliyiz. Çünkü elimizde nur var, topuz yoktur. Biz tecavüz edemeyiz. Bize tecavüz edilse, nur gösteririz. Vaziyetimiz bir nevi nurani müdafaadır.”

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, dalalet ve sefahetin içine düşmüş, çıkmak istediği halde çıkamayan insanların elinden tutup onlara yardım edileceğini, fakat yapılan uyarıları dinlemeyip,”dalalette gitmeye devam edenlere” ise, ”Zarara kendi razı olanın lehinde bakılmaz. Ona şefkat edip acınmaz.”
hükmünü ortaya koymaktadır. Gerçekte küfür ve zulüm yolunda severek, isteyerek yanlışa devam eden kişiye şefkat edip, acınmaz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir