VAN’LI TALEBE ABDÜLBAKİ ARVAS
Abdülbaki Arvasi, Van ilinin Arvas köyünde 1899 da dünyaya gelmiştir. Babası eski Van Müftülerinden Şeyh Masum Efendi, dedesi ise Seyyid Fehim Efendidir.
1.nci Dünya Savaşından önce Van’da idadi(lise) de okurken sık sık okula gitmeyip, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Horhor’daki medresesine gittiğini dile getiren Abdülbaki, o günleri şöyle anlatır:
”Üstad bana,”Niçin mektebe gitmedin, yine mi kaçtın?” derdi. Ben de kendisinin yanında okumak istediğimi söylerdim. 25 kadar talebeye ders veriyordu. Beni çok severdi, ismimle hitap etmez,”Birazi (Yeğen)” derdi.”
Birgün babam Masum Efendi, ”Molla Said’e gidelim, onunla sabaha kadar sohbet eder, takıştırırız(latife ve sohbet etme) dedi. Üstad’ın yanına vardık. Vakit gece yarısıydı. Üstad’la babam sabaha kadar sohbet ettiler. Sabahleyin namazı kıldıktan sonra ayrıldık.
Cumhuriyetin ilk yıllarıydı, Kör Hüseyin Paşa babama gelerek, ”Ben Seyda(Üstad)’ın yanına gidiyorum, beraber gidelim.” dedi. Babam,”Benim biraz işim var, sen istersen Abdülbaki’yle git. Vali’ye, Fırka Komutanı Süleyman Sabri Paşa’ya da haber ver öyle git.” dedi. Vali Tahsin Bey’e gittik, Tahsin Bey,”Benim de selam ve hürmetlerimi söyleyin ellerinden öperim. Sonra Süleyman Sabri Paşa’ya gittik, o da aynı şeyleri söyledi. Atlara bindik Erek Dağına gittik. Ziyaret sırasında Üstad, gelecek günlerden bahsetti.
”Üzülmeyin başınıza çok işler gelecek. Sizi çok rahatsız edecekler. Üzülmeyin hak yerini bulur. Onlar şeriatı kaldırmak istiyorlar. Şeriat-ı Garra incelir ama kopmaz. Onun sahibi Allah’tır. Bir koruyucusunu gönderir, yeniden İslamiyeti ihya eder.”dedi.
Dağda toprak bir manastır harabesinde oturuyordu. Çok basit bir yaşayışı vardı. Bir hasır, bir keçi postu vardı. Biz şark lisanıyla ”mitil” deriz, yüzsüz bir de yorgan vardı. Ufak tefek bazı zaruri eşyalar da etrafta gözüküyordu.
Bu ziyaretimizden sonra sürgünler başladı. Masum Efendi’yi, Üstad’ı, Kör Hüseyin Paşa’yı, Gevaş Müftüsü Hasan Efendi’yi, Küfencizade Şeyh Abdülbaki Efendi’yi, Şeyh Hami Paşa’nın oğlu Abdullah Efendi’yi beraber sürgün ettiler. 1928 yılında herkes tekrar memleketine döndü. Fakat, Üstad’ı babamı, Abdülbaki’yi ve Hüseyin Paşa’yı bırakmadılar. Babam daha sonra 1938 yılında Arvas’ta vefat etti.”
Yıllar sonra Üstad Bediüzzaman Said Nursi ile tekrar görüşen Abdülbaki Arvasi, ”1960 yılının başında Konya’da görüşmek nasip oldu. Üstad, Mevlana Hazretlerini ziyarete gelmişti. Mevlana türbesini tatil olmasına rağmen açtırdık. Üstad, türbeyi ziyaret etti. Mevlana’nın ruhuna dua ve fatiha okudu. Ben Üstad’ın elini öptüm. Bana döndü: ”Demek seninle yine görüşecektik. Nasıl, daha Arvas’a gitmedin mi?” dedi. Ben de, ”Hayır daha gitmedim.” dedim. Gitmemi söyledi. Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bizimle vedalaşırken gözyaşları akıyordu. ”Bu sizinle son görüşmem, hakkınızı helal edin.”dedi. Hepimiz ağlıyorduk, gözyaşları içinde Üstad’dan ayrıldık.(N. Şahiner, Son Şahitlerden derleme.)
1979 yılında vefat eden Abdülbaki Arvasi’ye, Allah’tan rahmet dileriz.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!