NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT

Risale-i Nur’da iman ve tevhid ile ilgili çok fazla tahşidat, imani dayanakların sebebi nedir?

İslamiyetin birinci hedefi insanların Allah’a olan imanlarını ve tevhid inancını güçlendirmektir. Bu imanlarını namaz, ezan, oruç, hac,zekat gibi İslamın temel esasları ile artırırlar. Ayrıca İslami hassasiyeti de kurum ve kuruluşlarla takviye ederler.

1930 lu yıllarda İslami kurumların birçoğu ya kapandı veya değiştirildi. İman zayıfladı,ibadetlerin bir kısmı terkedildi. O yıllara, 1926-1950 arasına hayalen bir gidelim. O günlerde en çok Allah’ın varlığına, birliğine imana saldırılmıştır. Üstad Hazretleri ile küçük bir grup talebeleri dinsizliğe karşı direnip mücadele etmişlerdir. O yıllarda çekilen sıkıntı baskı ve zorbalığın ise haddi hesabı yok.

İşte Üstad Hazretleri, Risale-i Nur eserleri ile zayıflayan imanı bilinçlendirip bu şuuru tamir etme yolunu seçmiştir. Bu konu Şualar adlı eserde şöyle yer alır:

”Biri dedi: “Risale-i Nur’un iman ve tevhid için büyük tahşidatları ve küllî teçhizatları gittikçe çoğalıyor. Ve en muannid bir dinsizi susturmak için yüzde birisi kâfi iken, neden bu derece hararetle daha yeni tahşidat yapıyor?”

Ona cevaben dediler: “Risale-i Nur, yalnız bir cüz’î tahribatı ve bir küçük haneyi tamir etmiyor. Belki küllî bir tahribatı ve İslâmiyeti içine alan ve dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhît kal’ayı tamir ediyor. Ve yalnız hususî bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor. Belki, bin seneden beri tedarik ve terâküm edilen müfsid âletlerle dehşetli rahnelenen kalb-i umumîyi ve efkâr-ı âmmeyi ve umumun ve bâhusus avâm-ı mü’minînin istinadgâhları olan İslâmî esasların ve cereyanların ve şeâirlerin kırılmasıyla bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumîyi, Kur’ân’ın i’câzıyla ve geniş yaralarını Kur’ân’ın ve imanın ilâçlarıyla tedavi etmeye çalışıyor. Elbette böyle küllî ve dehşetli tahribata ve rahnelere ve yaralara, hakkalyakîn derecesinde, dağlar kuvvetinde hüccetler, cihazlar ve bin tiryak hâsiyetinde mücerreb ilâçlar ve hadsiz edviyeler bulunmak gerektir ki, bu zamanda Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyânın i’câz-ı mânevîsinden çıkan Risale-i Nur o vazifeyi görmekle beraber, imanın hadsiz mertebelerinde terakkiyat ve inkişafata medardır.” diye uzun bir mükâleme cereyan etti. Ben de tamamen işittim, hadsiz şükrettim. Kısa kesiyorum.
Said Nursî(Şualar)

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir