Bu asırda insanların en fazla şikayet ettiği konuların başında geçim sıkıntısı gelmekte. Zira insanlar eline geçenle yetinmemekte. Kanaat etmemekte, daima daha yüksek noktalara ulaşmayı hedeflemekte. Bu da onları şikayetçi hale getirmekte. Temel sebeb bize göre, insanın elindekine kanaat etmemesi. Risale-i Nur’u tanıyıp, O’nun dairesi içine giren insanların ise geçim derdinin azaldığı bir gerçek. Fakat, daire […]

”Risale-i Nur talebelerinden bir kısım kardeşlerimin, benim haddimin çok fevkinde hüsn-ü zanlarını ve ifratlarını tâdil etmek için ihtar edilen bir muhaveredir. Bundan kırk elli sene evvel, büyük kardeşim Molla Abdullah (rahmetullahi aleyh) ile bir muhaveremi hikâye ediyorum. O merhum kardeşim, evliya-i azimeden olan Hazret-i Ziyaeddin’nin (k.s.) has müridi idi. Ehl-i tarikatça, mürşidinin hakkında müfritane muhabbet […]

”Bu zamanda, lillâhilhamd, Sünnet-i Seniye dairesinde kemâl-i imanı kazanan Risale-i Nur şakirtleri evliyaların, mürşidlerin nazar-ı dikkatini celb edecek vaziyeti aldığından, her zamanda bulunan hakikî mürşidler, her halde bu zamanda Risale-i Nur şakirtlerine müşteri olurlar. Birisini elde etse, yirmi mürid kadar kıymet verirler. Hem, zevkli ve cazibedar velâyet tereşşuhatı karşısında Risale-i Nur’un hizmetindeki meşakkat, mücahede, külfet […]

”Feyzi kardeşim; Sen Isparta vilâyetindeki kahramanlara benzemek istiyorsan, tam onlar gibi olmalısın. Hapishanede -Allah rahmet eylesin- mühim bir şeyh ve mürşid ve cazibedar bir Nakşî evliyasından bir zât, dört ay mütemadiyen Risale-i Nur’un elli altmış şakirtleri içinde celbkârâne sohbet ettiği halde, yalnız birtek şakirdi muvakkaten kendine çekebildi. Mütebakisi, o cazibedar şeyhe karşı müstağni kaldılar. Risale-i […]

İnsan, ibadetlerinin ve hizmetlerinin bazen neticelerini görmek istiyor. Birisi, insan, yaptığı ibadet ve hizmetin ruhuna verdiği huşu, huzur ve manevi lezzeti yaşaması. İnsanın bunu araması, umması ona zarar vermez, bizce bir sakıncası da yoktur. İkincisi ise, aradığı şey manevi makamlara yükselmekse bunda sakıncalar var. İnsanın nefsine teşvik için verilen manevi lezzetlere tutkun olmak insan için […]

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ ”Risale-i Nur talebelerinden bir genç hâfız, pek çok adamların dedikleri gibi dedi: “Bende unutkanlık hastalığı tezayüt ediyor, ne yapayım?” Ben de dedim: “Mümkün oldukça nâmahreme nazar etme. Çünkü rivayet var: İmam-ı Şâfiî’nin (r.a.) dediği gibi, haram nazar, nisyan verir.” Evet, ehl-i İslâmda, nazar-ı haram ziyadeleştikçe, hevesat-ı nefsaniye heyecana gelip, vücudunda su-i […]

”Eski talebeliğim zamanında mevsuk zâtlardan, onlar da mühim imamlardan naklederek işittim ki: “Ciddî, müştak, hâlis talebe-i ulûm, tahsilde iken vefat ettikleri zaman, berzahta aynı tahsil misâli ve bir medrese-i mâneviyede bulunuyor gibi, o âleme muvafık bir vaziyet ihsan ediliyor” diye, o zaman talebe-i ulûm içinde çok defa medâr-ı bahs oluyordu. Şimdi bu vakitte, talebe-i ulûmun […]

Risale-i Nur Talebesinin en önemli meselesi nedir? Nur meslegi ne? Risale-i Nur Talebesinin en önemli vazifesi, iman ve Kur’an hakikatlerini insanlara tebliğ etmek ve onlara iman davasını  anlatmaktır. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Kastamonu Lahikasında bir talebesine yazdığı mektubta bizlere, ”Vazifemiz hidayet vermek değil, hidayete vesile olan tebliğde bulunmak” diyerek hem o talebesini hem de […]

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, dalaletin,dinden ayrılmanın ve sapıklığın cehaletten değil, fen ve ilimden geldiğine, cehaletten gelene cevabın kolay olduğuna, fakat fen ve ilimden gelen dalalete, insanların ancak Risale-i Nur hakikatleri ile karşı koyabileceklerini söylüyor. Gelecek neslin, fen ve ilimden gelen sapıklıklara, Kur’an hakikatlerinin bu asırdaki manevi bir tefsiri olan Risale-i Nur ile cevap vereceklerine […]

”Efendiler! Siz, niçin sebepsiz bizimle ve Risale-i Nur’la uğraşıyorsunuz? Kat’iyen size haber veriyorum ki: Ben ve Risale-i Nur, sizinle değil mübareze, belki sizi düşünmek dahi vazifemizin haricindedir. Çünkü, Risale-i Nur ve hakiki şakirtleri, elli sene sonra gelen nesl-i âtiye gayet büyük bir hizmet ve onları büyük bir vartadan ve millet ve vatanı büyük bir tehlikeden […]