KUR’AN MUALLİMİ HABBAB BİN ERET (RA)
Habbab bin Eret, Ümm-i Anmar isimli Mekke’li müşrik bir kadının kölesiydi. Kılıç yapan bir demirci ustası olarak Mekke’de meşhur olmuştu. Peygamber Efendimiz ile de tanışır ve görüşürdü. İslam davasını duymuş, yakından yakına ilgilenmeye başlamıştı. Habbâb sonunda Müslüman olmaya karar verdi. Rasûlullah (ASV)’a geldi ve “altıncı Müslüman” olarak Kelime-i Şehadet getirdi.
O devrede Müslüman olmak, her türlü çile ve ıstırabı göze almak demekti. Üstelik Hz. Habbâb gibi, inandığını çekinmeden açıkça ilan eden birisi için durum çok daha vahimdi. Önceleri çok mahir bir demirci ustası olarak herkesin sevgi ve itibarını kazanmış olmasına rağmen, müşrikler onun Müslüman olmasını bir türlü hazmedemiyor, her türlü zulüm ve işkenceyi reva görüyorlardı.
Ümmü Ammar kızgınlığından âdeta kuduracak bir hâle gelmişti. Hz. Habbâb’ın kollarını ve ayaklarını bağlayarak, ateşte kızdırttığı demirle başını dağlattı. Ama bütün varlığını kaplayan iman ateşi, bu maddi ateşlerden çok daha baskın çıkıyor ve işkencelere o imanla göğüs geriyordu.
Bir gün Resûlullah’a, Ümmü Ammar’ın kendisine yaptığı işkencelerden ve başının ıstırabından şikâyet etti. Hz. Peygamber mübarek ellerini kaldırarak dua buyurdu: “Yâ Rab, Habbâb’a yardım et!”
Aradan çok kısa bir zaman geçmişti ki, Ümmü Ammar dehşetli bir baş ağrısına yakalandı. Ağrının şiddetinden ne yapacağını bilemez bir duruma gelmişti. Bazıları ona, başını ateşle dağlamasını tavsiye ettiler. Çaresiz, ona da teşebbüs edecekti. Ve bu işi yapmak da kölesi Habbâb’a düştü. Hz. Habbâb, bir müddet önce imanından dolayı kendi başını kızgın demirle dağlattıran kadının başını demirle dağlıyordu. Kader, Hz. Habbâb (RA)ın intikamını dünyada böyle aldırıyordu.
Bütün bu işkence ve ıstıraplar karşısında Hz. Habbâb’ın elinden, Resûlullah’a sıgınmaktan başka bir şey gelmiyordu. Bir gün, “Yâ Resûlallah! Bu cefadan kurtulmam için dua etmez misiniz?” dedi.
Hz. Peygamber(ASV)ın ibret ve müjde dolu cevabı ise şu oldu:
“Sizden önceki ümmetler içerisinde öyleleri vardı ki, toprak kazılır, sonra bir demir testere getirilir, başının üstüne konurdu da, onları dinlerinden caydıramazlardı. Demir taraklarla etleri taranır, kemiklerinden ayırt edilirdi de, onlar dininden yine vazgeçmezdi. Allah elbette bu davayı tamamlayacak ve bütün dinlerden üstün kılacaktır. Öyle ki, hayvanına binip San’a’dan Hadremut’a kadar tek başına giden bir kimse, Allah’tan başkasından korkmayacak, koyunları için de kurt saldırmasından başka bir şeyden endişe duymayacaktır. Fakat siz acele ediyorsunuz!”
İslam’a yeni girenlere Kuran muallimliği de yapan Habbab(RA) bütün gazalarda bulunmuş, Hz. Ebubekir devrinde yalancı peygamberlerle yapılan savaşlara katılmış, Hz. Ömer ve Hz. Osman devrinde de cihattan geri kalmamıştır. 32 hadis rivayet etmiş olan Habbab (RA) 70 yaşlarında Küfe de vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!