ABDULLAH BİN MESUD (RA)

İslamiyeti ilk kabul edenlerden olan Abdullah bin Mesud, Kabe’de müşriklere karşı Kur’an-ı Azimüşşanı açıkca okuyan ilk sahabedir. Künyesi Ebu Abdurrahman Abdullah bin Mes’ud bin Gafil bin Habib el-Hüzeli’dir.

Abdullah yoksul bir aileye mensup olup, ailenin geçimine katkıda bulunmak için çobanlık yapıyordu. Peygamber Efendimiz (ASM)la karşılaşması ve Müslüman oluşu da çobanlık yaptığı ve hayvanlarının başında bulunduğu sırada gerçekleşmiştir. Risale-i Nur’da ismi sıkça zikredilmekte ve rivayet ettiği hadislerden nakil yapılırken İslamiyet’i kabulü sırasında gerçekleşen mucizeye de kısaca değinilmektedir.

Abdullah, hayvanlarını otlattığı sırada yanına iki kişi gelir ve kendisinden süt isterler. Bu iki şahıs Peygamber Efendimiz (ASM) ve Hz. Ebubekir (RA) idi. Abdullah, koyunların sahibi olmadığını, kendisine emanet olarak verildiğini, dolayısıyla kendilerine süt veremeyeceğini söyler. Bu cevap üzerine, Peygamber Efendimiz kendisinden “kısır, sütsüz bir keçi” getirmesini ister. O da kendilerine hiç süt vermeyen bir keçi getirdi. Resul-i Ekrem (ASM) hayvanın memesini meshedip dua etti. Akabinde sağınca halis bir süt aldı ve içtiler. Abdullah, gözünün önünde gerçekleşen mucizeyi gördükten sonra iman etti ve Müslüman oldu. (Mektubat, s. 150)

Abdullah, İslamiyet’i kabul edip, Müslüman olduktan sonra yanında çalıştığı şahıstan ayrılarak Mekke’ye yerleşti. Kendisini Peygamber Efendimizin hizmetine adadı. Henüz iman hizmetinin açıktan yürütülmediği bir sırada Kabe’de, Kur’an-ı Kerim’i Peygamber Efendimizden sonra aşikar bir şekilde okuyan ikinci, sahabelerden ilk şahıs oldu. Müslümanlara yapılan eziyet ve işkencelerden o da nasibini aldı. Habeşistan’a gidenler arasında yer aldı. Medine’ye hicret edenlerin de ilklerinden di, Mescidin hemen yanı başında bulunan bir eve yerleştirildi.

Abdullah, Peygamber Efendimize çok yakın bir insan olduğu için evlerine rahat bir şekilde gidip gelme izni verildi. Bu yakınlık, yabancıların onu Peygamber Efendimizin yakını ve Ehl-i Beyt’ten sanacak kadar ileri derecede idi. Peygamber Efendimiz zamanında yapılan tüm savaşlara katıldı. Bedir Savaşı’nda önce keşif kolunda yer aldı. Savaş sırasında yaralı olarak bulduğu Ebu Cehil’i öldürdü. Peygamber Efendimiz (ASM) Ebu Cehil’in kılıcını Abdullah’a verdi. Risale-i Nur’da nakledilen ve ismi sıkça zikredilen hadis ravilerinden birisidir.

Suffe ehlinden olan ve annesi ile birlikte mescidin yanındaki evde oturan Abdullah, bir taraftan Peygamber Efendimizin hizmetini yürütürken, diğer taraftan da henüz yeni iman etmiş olanlara İslamiyet’i öğretti. Kur’an hafızlarından olup sesi de çok güzeldi. Kur’an-ı Kerim’i çok güzel okurdu. Bu özelliğinden dolayı Peygamber Efendimiz Kur’an-ı Kerim’i ona okutur ve büyük bir zevkle dinlerdi. Ayrıca, Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu anın heyecanıyla okumak isteyenlere, Abdullah’ın kıraatıyla okumalarını tavsiye etmiştir.

Abdullah(RA),henüz çocuk sahibi olmamışken, Peygamber Efendimiz Ebu Abdurrahman künyesini kendisine verdi. Daha sonra dünyaya gelen oğluna Abdurrahman adını verdi ve böylece bu künye ile anıldı.

Peygamber Efendimizin vefatından sonra Hz. Ebubekir(RA) tarafından teşkil edilen heyete seçildi. Bu heyet, Medine’nin savunulması ve önemli noktaların güvenlik altına alınması amacıyla teşkil edildi. Hz. Ömer(RA), Abdullah’ı Küfe’ye göndererek eğitim ve öğretim işinin yönlendirilmesini, hem de kadılık ve Beytülmal idaresini verdi. Kufe’de çok sayıda talebe yetiştirdi. Küfe’de yerleştirdiği ve gerçekleştirdiği sistem, “Küfe fıkıh ve tefsir mektebi” olarak telakki edildi. Kendisi bu mektebin kurucusu olarak kabul gördü.

Abdullah(RA)ın en büyük hizmetlerinden biri tefsir alanıdır. Tefsir okulunun temelini atması, tefsir ilmine çok önem vermesi, değerli alimleri yetiştirmesi ve Peygamber Efendimizden öğrenilen bilgilerin yetiştirdiği talebeleri vasıtasıyla sonraki nesillere ulaştırılmasında büyük hizmeti geçti. Hasan-ı Basri, Ebu Abdurrahman Sülemi, Ebu Amr Şeybani ve Katade gibi büyük şahsiyetlerin yetişmesine vesile oldu.

Abdullah ibn Mesud(RA), tefsir ve fıkıh konusunda da önemli bir yere sahiptir. Nazil olan ayet ve surelerin nazil olduğu yerler, kimlerin hakkında nazil olduğu gibi konularda bilgi sahibi olanların başında gelmektedir. Hz. Ömer’in vefatından sonra Medine’ye döndü. Daha sonra halife Hz. Osman tarafından tekrar eski görevine gönderildi.

Abdullah(RA), vefatına yakın hastalandı. Hz. Osman(RA) ziyaretine giderek herhangi bir ihtiyacının olup olmadığını sordu. Allah’ın rahmetinden başka bir şeye ihtiyacı olmadığını bildirdi. 653 yılında Medine-i Münevvere’de Hakk’ın rahmetine kavuştu. Cenaze namazı halife Hz. Osman tarafından kıldırıldı. Allah ondan razı olsun.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir