NAMAZ İNSANI SIKINTIDAN KURTARIR
Namaz kılan insanın ruhi ve kalbi sıkıntıları nasıl kısmen yok olabilir?
Namazın birçok manevi ücretleri var. İnsan dünya hayatında da bu sıkıntılarından namazla kurtulabilmektedir. Üstad Said Nursi Hazretleri bu hususu veciz bir şekilde şöyle özetliyor:
”Acaba bu misafirhane-i dünyada âciz ve fakir kalbine kut ve gınâ; ve elbette bir menzilin olan kabrinde gıda ve ziya; ve herhalde mahkemen olan mahşerde sened ve berat; ve ister istemez üstünden geçilecek Sırat köprüsünde nur ve burak olacak bir namaz neticesiz midir veyahut ücreti az mıdır?”
Risale-i Nur Külliyatından Yirmi Birinci Söz’de namaz kılmanın insana verdiği kalbi ve ruhi faydalar şöyle anlatılmakta:
”Ey sersem nefsim! Acaba şu vazife-i ubûdiyet neticesiz midir? Ücreti az mıdır ki sana usanç veriyor? Halbuki bir adam sana birkaç para verse veyahut seni korkutsa, akşama kadar seni çalıştırır; ve fütursuz çalışırsın. Acaba bu misafirhane-i dünyada âciz ve fakir kalbine kut ve gınâ; ve elbette bir menzilin olan kabrinde gıda ve ziya; ve herhalde mahkemen olan mahşerde sened ve berat; ve ister istemez üstünden geçilecek Sırat köprüsünde nur ve burâk olacak bir namaz neticesiz midir veyahut ücreti az mıdır?
Bir adam sana yüz liralık bir hediye va’d etse, yüz gün seni çalıştırır. Hulfü’l-va’d edebilir o adama itimad edersin, fütursuz işlersin. Acaba hulfü’l-va’d hakkında muhal olan bir Zât, Cennet gibi bir ücreti ve saadet-i ebediye gibi bir hediyeyi sana va’d etse, pek az bir zamanda, pek güzel bir vazifede seni istihdam etse; sen hizmet etmezsen veya isteksiz, suhre gibi veya usançla, yarım yamalak hizmetinle Onu va’dinde itham ve hediyesini istihfaf etsen, pek şiddetli bir tedibe ve dehşetli bir tâzibe müstehak olacağını düşünmüyor musun? Dünyada hapsin korkusundan en ağır işlerde fütursuz hizmet ettiğin halde, Cehennem gibi bir haps-i ebedînin havfı, en hafif ve lâtif bir hizmet için sana gayret vermiyor mu?”(Sözler, Yirmi Birinci Söz)
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, namaz kılmanın kabirde, mahşerde, sırattaki büyük neticeleri yanında dünyada da peşin bir mükafat olarak insanın “âciz ve fakir kalbine kut ve gınâ” olduğunu, kılınan namazın ilk ücretinin insana bu dünya misafirhanesinde verildiğini, bununda âciz ve fakir kalbimize gıda ve huzur zenginliği olarak aksettiğini söylüyor.
”Halbuki bir adam sana birkaç para verse veyahut seni korkutsa, akşama kadar seni çalıştırır” sözüyle Üstad Hazretleri, dünyada insanların az bir ücrete karşılık yahut tehdit ve korkutmakla belli işlerde çalıştırıldıklarına dikkat çekiyor. Daha sonra, ibadetin ücretinin Cennet ve isyanın ebedî cehennem gibi büyük bir azabı netice vereceği belirtilerek insan nefsinin namazdan kaçma yollarının her ikisi de kapatılıyor. Yani, namazın mükafatı cennet, kılmamanın azabı cehennem. Böylece insan nefsine “Cennetten büyük saadet, cehennemden büyük azap mı olur?” soruları sorulmuş ve namaz kılmaya yönelmesi istenmiş oluyor.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bir şeye daha dikkatimizi çekiyor. Dünyada hapse girmek, cezaya çarptırılmak, her insanın en korktuğu şeylerdendir. Madem geçici dünyanın hapissiz, sıkıntısız geçmesi için bu kadar fedakarlık yapılıyor, ebedî dünyanın saadet ve selameti için de insan hiç olmazsa bir saatini farz namaza ayırmalıdır.
”Sen hizmet etmezsen veya isteksiz, suhre gibi veya usançla, yarım yamalak hizmetinle Onu vaadinde ittiham ve hediyesini istihfaf etsen” sözleri ile de Üstad Bediüzzaman Hazretleri, namaz kılmayan insanlara sesleniyor, ”Sen kılsan kılsan, yarım yamalak bir namaz kılacaksın. Hiç olmaz ise bu yarım yamalak namazı kıl ki, azap ve tedibden kurtul. Yoksa dehşetli bir azap seni bekliyor,” diye onları namaz kılmaya davet ediyor.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!