KAN VE FIŞKI İÇİNDEN
BİRİNCİ MAKAMIN BİRİNCİ MEYVESİ
Tevhid ve vahdette cemâl-i İlâhî ve kemâl-i Rabbânî tezahür eder. Eğer vahdet olmazsa, o hazine-i ezeliye gizli kalır.
Evet, hadsiz cemâl ve kemâlât-ı İlâhiye ve nihayetsiz mehasin ve hüsn-ü Rabbânî ve hesapsız ihsanat ve bahâ-i Rahmânî ve gayetsiz kemâl-i cemâl-i Samedânî, ancak vahdet âyinesinde ve vahdet vasıtasıyla, şecere-i hilkatin nihâyâtındaki cüz’iyâtın simalarında temerküz eden cilve-i esmâda görünür.
Meselâ, iktidarsız ve ihtiyarsız bir yavrunun imdadına umulmadık bir yerden, yani kan ve fışkı ortasından beyaz, safi, temiz bir süt göndermek olan cüz’î fiil ise, tevhid nazarıyla bakıldığı vakit, birden, bütün yavruların pek çok harikulâde ve pek çok şefkatkârâne olan küllî ve umumî iaşeleri ve validelerini onlara musahhar etmeleriyle rahmet-i Rahmân’ın cemâl-i lâyezâlîsi kemâl-i şâşaa ile görünür.
Eğer tevhid nazarıyla bakılmazsa, o cemâl gizlenir ve o cüz’î iaşe dahi esbaba ve tesadüfe ve tabiata havale edilir, bütün bütün kıymetini, belki mahiyetini kaybeder.
Hem meselâ, müthiş bir hastalıktan şifa bulmak, eğer tevhid nazarıyla bakılsa, birden, zemin denilen hastahane-i kübrâda bulunan bütün dertlilere, âlem denilen eczahane-i ekberden ilâçları ve dermanlarıyla şifa ihsan etmek yüzünde, Rahîm-i Mutlakın cemâl-i şefkati ve mehasin-i rahîmiyeti küllî ve şâşaalı bir surette görünür.
Eğer tevhid nazarıyla bakılmazsa, o cüz’î fakat alîmâne, basîrâne, şuurkârâne olan şifa vermek dahi, câmid ilâçların hâsiyetlerine ve kör kuvvete ve şuursuz tabiata verilir, bütün bütün mahiyetini ve hikmetini ve kıymetini kaybeder.”(Şualar, İkinci Şua)
Tevhid, “birleştirme, birlikte düşünme, bir araya getirme” gibi manalara gelir. Vahdet ise birlik demektir. Yüz trilyon hücre dediğimiz zaman hücreleri ifade ederiz. Bir insan bedeninde bu hücreler birlikte görev yaptıklarından artık ortada yüz trilyon hücre değil bir tek insan vardır.
Allah’ın isim ve sıfatlarına ayna olma noktasında insan ile kainat eşit gibidir. İman nuru ve gözlüğü ile kainat ağacının meyvesi olan insanın simasında Allah’ın bütün isim ve sıfatlarını görmek ve okumak mümkündür. Kainatta dağınık olan tecelliler insanda derli topludur.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, buna misal veriyor. Anne ve çocuğu. Kainat üstünde azamet ve heybetle tecelli eden Rezzak isminin manasını küçük bir örnekte gösterip aklımıza sunuyor. Bu küçük örnekle insan kainattaki bu hakikatı görebilir. Eğer iman gözlüğü olmazsa, şirk gözlüğü o sütü anneye, şifayı da ilaca bağlar. Burada kainata iman ve tevhid gözlüğü ile bakmanın yolları ögretiliyor.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!