TÜCCAR BEKİR (DİKMEN) BEY
Nur Risalelerinin muhtelif yerlerinde ismi, ve hizmetleri geçen Bekir Dikmen Bey,1898 de Barla’da doğdu. Barla’lı, ticaretle uğraşan varlıklı bir ailedendi. Üstad Said Nursi Hazretlerinin, Barla’daki ilk talebelerindendir. Risale-i Nur’ları ilk defa matbaada bastıran ve Nur’un ilk naşiri ünvanına sahiptir.
Bekir Bey Nur Risalelerinden Onuncu Söz’ü matbaada ilk defa bastırarak ilk nâşir olmuştur. Lem’alar’da (Onuncu Lem’a) Bekir Bey’den şöyle bahsedilir: “Bekir Efendi Onuncu Söz’ü tab’ etti. İ’câz-ı Kur’ân’a dair Yirmi Beşinci Söz’ü yeni huruf çıkmadan tab’ etmek için ona gönderdik. Onuncu Söz’ün matbaa fiyatını gönderdiğimiz gibi onu da göndereceğiz diye yazdık….” Fakat Bekir Bey, matbaa ücretini ileride kendi hesabından karşılamak düşüncesiyle baskı işini tehir etti. O sıralarda harf inkılâbı oldu ve eser basılamadı. Dokuz yüz lirasını da hırsızlar çaldı.” Bu durumun bir “şefkat tokadı” olduğunu beyan eden Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, “İnşaallah ziyaa giden dokuz yüz lira sadaka hükmüne geçti” diyerek Bekir Bey’i teselli etmektedir.
Ticaret için sık sık İstanbul’a giden Bekir Bey, Üstad’a hediye olarak bir seferinde çay getirir. Üstad bunu kabul etmez. Çayın parasını vererek alır. Bu konu Barla Lahikasında şöyle yer almaktadır :
”Mühim bir tüccar dostum otuz kuruşluk bir çay getirdi, kabul etmedim. “İstanbul’dan senin için getirdim, beni kırma” dedi. Kabul ettim. Fakat iki kat fiyatını verdim.
Dedi: Niçin böyle yapıyorsun, hikmeti nedir?
Dedim: Benden aldığın dersi, elmas derecesinden şişe derecesine indirmemektir. Senin menfaatin için, menfaatımı terk ediyorum. Çünkü, dünyaya tenezzül etmez, tamah ve zillete düşmez, hakikat mukabilinde dünya malını almaz, tasannua mecbur olmaz bir üstaddan alınan ders-i hakikat elmas kıymetinde ise, sadaka almaya mecbur olmuş, ehl-i servete tasannua muztar kalmış, tamah zilletiyle izzet-i ilmini feda etmiş, sadaka verenlere hoş görünmek için riyakârlığa temayül etmiş, âhiret meyvelerini dünyada yemeye cevaz göstermiş bir üstaddan alınan aynı ders-i hakikat, elmas derecesinden şişe derecesine iner. İşte, sana mânen otuz lira zarar vermekle, otuz kuruşluk menfaatimi aramak, bana ağır geliyor ve vicdansızlık telâkki ediyorum. Sen mâdem fedakârsın; ben de o fedakârlığa mukabil, menfaatinizi menfaatime tercih ediyorum, gücenme.
O da, bu sırrı anladıktan sonra kabul etti, gücenmedi.”(Barla Lahikası)
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin,Barla’da sekiz sene ikamet ettiği ev Bekir Beylerindir. Kardeşine ait olan bu evin Üstad, Medrese-i Nuriye olmasını istemiş. Bekir Bey evi kardeşinden satın alarak, restore ettirmiş, Nur Talebelerinin hizmetine vakfetmiştir.
”Hakikaten ben, Barla’ya ve o zamana gitmiş kadar sevindim. Mâşaallah, Barla, birinci medrese-i Nuriye olduğunu hissetmeye başlamış. Ciddî bir intibah, bir alâkadarlık gösteriliyor. Hattâ eskiden Onuncu Sözü tab eden Hacı Bekir, benim orada oturduğum odayı, herbir masrafını deruhte edip, satmaktan men etmiş. Nur şakirtlerinin bir misafirhanesi hükmünde muhafaza edilmesini Barla’ya haber göndermiş.”(Emirdağ Lahikası, 171 Mektub)
Maddi, manevi olarak iman ve Kur’an hizmeti, Risale-i Nurlara talebe olan Hacı Bekir Bey (Dikmen),1954 yılında İstanbul’da vefat etmiş kabri Edirnakapı Şehitliğindedir. Nurkoy olarak kendisine Allah rahmet dileriz.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!