YUSUF MEDRESESİ
Risale-i Nur’larda hapishane ve cezaevlerine niçin Medrese-i Yusufiye denilmiş,bu tabir nereden geliyor?
Medrese-i Yusufiye,Yusuf Medresesi, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine ait bir tabirdir. Daha evvelki yıllarda böyle bir tabir kullanılmamıştır.
Masum Nebi,Hazret-i Yusuf Aleyhisselam,iftira,haksızlık ve zülum ile hapse atılmış,Mısır zindanlarında yedi yıl yatmıştı. Bu isim oradan gelmektedir.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi başta olmak üzere o dönemde,Nur Talebeleri sırf iman ve Kur’an hizmeti yaptıklarından dolayı hapse girmeleri üzerine bu ifadeyi Denizli Hapsinde kullanmıştır.
Denizli Hapishanesinde kalan Nur Talebeleri, o gün ilk defa bir isim işitiyorlardı. ”Medrese-i Yusufiye”. O günün hatırası ise şöyle idi:
” Bir Cuma günüydü. Hapishanenin meydancısı Arnavut Âdem Ağa:
“Hafız Mustafa! Hafız Mustafa!” diye bağırıp duruyordu. Isparta maznunlarından Hafız Mustafa hemen koştu. Âdem Ağa elindeki kibrit kutusunu Hafız Mustafa’ya gizlice teslim etti. Kutuyu alan Hafız, doğru arkadaşlarının yanına gitti. Kutuyu açtılar. İçinden çıkan kâğıt parçasını merak ve heyecanla okumaya başladılar:
” Yusuf Aleyhisselâm mahpusların pîridir. Ve hapishane bir nevi medrese-i Yusufiye olur.”
فَلَبِثَ فِى السِّجْنِ بِضْعَ سِنِين
”Yusuf daha yıllarca zindanda kaldı.(Yusuf Suresi 42.ayet)ayetinin ihbarı ve sırrıyla, Yusuf Aleyhisselam mahpusların piridir,ve hapishane bir nevi Medrese-i Yusufiye olur. Madem Risale-i Nur şakirtleri iki defadır çoklukla bu medreseye giriyorlar,elbette Risale-i Nur’un hapse temas ve ispat ettiği bir ksım meselelerinin kısacık hülasalarını, bu terbiye için açılan dershanede okumak ve okutmakla tam terbiye almak lazım geliyor.”(Risale-i Nur Külliyatı, Şualar On Birinci Şua)
Medrese ve dershane denilmesinin hikmeti ise daha sonra o devrin Hapishane ve gardiyanlarının yayınlanan hatıralarında ortaya çıkmakta. Bunlardan biri:
”Üstad Hazretlerini hapishane girişinde karşıladım. Bana şöyle dedi.
”Kardaşım kaç tane mevcut var?” Ben de kendisine ”Efendim 700 kişi mahkum” Tekrar döndü. ”Elhamdülillah, desene kardaşım 700 talebemiz var.” Ben şaşırdım. Herhalde Hoca Efendi yanlış anladı zannettim. Bediüzzaman Hazretleri zaten bir mahkum değil adeta Üniversiteye ders vermeye gelen bir rektör havası içindeydi. Daha sonra baktım ki, bizim azılı mahkumlar sıra ile Hoca Efendiye talebe olup namaz kılmaya başlamışlar.”
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, hapis hayatı boyunca asla bir şikayette bulunmadığı gibi talebelerine de aynı dersi vermiştir. Hapishanelerde, önce talebelerini mahkumların durumuna göre onlara İslami bilgi vermelerini ve daha sonra da Risalelerden dersler yapmalarını ister.
Hapishanelere girişle birlikte dersler başlar, mahkumlara iman dersi,irfan dersi, Kur’an dersi verilir. Mahkumlara Allah’ın varlığı,birliği,İslamın güzel ahlakı anlatılır. Onlara iman aşılanır.Bu dersler mahkumların tahliye olacakları zamana kadar devam eder, böylece gönüller iman ve Kur’an ile doldurulurdu.
Hapishaneler hem talebeler hemde mahkumlar için birer medrese olurdu.Daha sonra ise tahliye olan mahkumlar birbirlerine şöyle hitab ederler:
”Yahu,biz kaç tane cinayet işledik,şimdi Hoca Efendi’nin derslerinden sonra İslamı yaşamaya başladık.Bir sivrisineği,bir tahtakurusunu öldüremez olduk.”
Bu ifadelerde hapishanelere verilen Yusuf Medresesi isminin ne kadar yerinde olduğunu bizlere göstermekte.
Yine,Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin fedakar bir talebesinin o yıllara ait hatırasında şu not dikkati çekmekte.
”Afyon Medrese-i Yusufiye’sinin mübarek hatırası, Medrese-i Yusufiye’nin açılış tarihi 23 Ocak 1948”
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!