ÜMMÜ KÜLSÜM BİNT-İ MUHAMMED (R.ANHA)

Mekke’de dünyaya gelen Ümmü Külsüm bint-i Muhammed, Zeyneb ve Rukiyye’den sonra Efendimiz (ASM)ın Hz. Hatice (RA) dan olan üçüncü kızıdır. Ümmü Külsüm, diğer kardeşleri ile birlikte annesi Hz. Hatice (RA) ile birlikte İslamiyeti ilk kabul edenlerdendir. Ümmü Külsüm, Cahiliye döneminde Ebu Lehep’in oğlu Uteybe ile nikahlanmıştı. ”Tebbet Suresi” nazil olunca Ebu Lehep ve eşi oğullarına baskı yaparak O’nu boşamasını istediler. Anne babasının sözünü tutan Uteybe, Ümmü Külsüm’ü boşadı.

Mekke’li müşriklerin şiddetli ambargoları altında büyüyen Ümmü Külsüm, annesi Hz. Hatice (RA) ın vefatını küçük yaşta gören sabır ve metanet kahramanıdır. Medine’ye hicret izni çıkınca önce Sahabeler sonra Rasulullah hicret ettiler. Hz. Peygamber Efendimiz(ASM)ın hicretinden sonra aynı yıl içinde Hz. Ali, annesi Fatıma binti Esed, Sevde, Fatıma, Esma ve Ayşe ile birlikte Ümmü Külsüm’de Medineye hicret etmiştir. Medine’ye hicret eden Ümmü Külsüm, ablası Rukiyye’nin hasta olduğunu görünce onun vefatına kadar hizmetinde bulundu.

Hz. Rukiyye, hicretin İkinci yılında vefat edince Hz. Osman Hz. Peygamber’le akrabalık bağının kesilmesine çok üzülmüştü. Üzüntülü ve kederli olan Hz. Osman, bir gün Resul-u Ekrem’in huzuruna geldi. Onun elemini yüzünden okuyan Resul-u Ekrem, hal ve hatırını sorup,”Ey Osman! Neden bu kadar üzüntülüsün” buyurdu. O da,”Ya Resulullah! Ben üzülmeyeyim de kim üzülsün. Kızınızın vefatıyla sizinle olan hısımlık bağım koptu. Hem de yalnız kaldım.” dedi.

Bunun üzerine Resulullah, ”Ey Osman! İşte Cebrail. Allah’ın Ümmü Külsüm’ü sana nikahlamamı emrettiğini bidiriyor.” buyurdu. (Belazüri,1,401-402, Hakim IV, 49)
Ümmü Külsüm’le nikahlanan Hz. Osman, böylece ”Zinnureyn, İki Nur sahibi” ünvanını aldı.

Ümmü Külsüm(RA), hicretin Dokuzuncu yılında hastalandı. Babası ve kocası o sırada Tebük Gazvesine çıkmışlardı.Ümmü Külsüm(RA)son nefesini alıp verirken İslam ordusunun Medine’ye döndüğü haberi geldi. Babası ve kocasının sağ salim döndükleri haberi ile biraz kendine gelir gibi olan Ümmü Külsüm, çok geçmeden vefat etti.

Peygamber Efendimiz(ASM) sahabe hanımlara Ümmü Külsüm’ün nasıl yıkayacaklarını tarif etti, kefenlik kumaşları verip, izarını da ona iç gömleği yapılmasını söyledi. Resullullah’ın halası Safiyye binti Abdulmuttalip, Esma binti Umeys, Ümmü Atiyye ve diğer sahabi hanımlar içeri girerek Ümmü Külsüm’ü yıkayıp kefenledi. Ümmü Külsüm(RA) ölünün yıkanması kefenlenmesi ve defniyle ilgili birçok sünnetin nakline vesile olmuştur.

Gasil ve kefenleme işinden sonra Resul-u Ekrem, Ümmü Külsüm’ün cenaze namazını kıldırdı. Cennet-ül Baki’ye defnedilen Ümmü Külsüm kabre konduktan sonra Hz. Peygamber,insanın topraktan yaratıldığını oraya döneceğini ve oradan çıkarılacağını dile getirmiş. Kabir kapatılırken kerpiçlerin düzgün konmasını emretmiş,bunun ölüye bir faydası olmayacağını ancak yaşayanlar açısından daha uygun olduğunu söylemiştir.(Müsned, V, 254)

Dua ve gözyaşları arasında ablaları Zeyneb ve Rukiyye’nin yanına Cennet-ül Baki kabristanına defnedilen Ümmü Külsüm(RA) dan Allah razı olsun.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir