Mahrem bir suale cevaptır. Şu sırr-ı inâyet, eskiden mahremce yazılmış, On Dördüncü Sözün âhirine ilhak edilmişti. Her nasılsa ekser müstensihler unutup yazmamışlardı. Demek münasip ve lâyık mevkii burasıymış ki, gizli kalmış. Benden sual ediyorsun: “Neden senin Kur’ân’dan yazdığın Sözlerde bir kuvvet, bir tesir var ki, müfessirlerin ve âriflerin sözlerinde nadiren bulunur? Bazan bir satırda bir […]

Kayışzade Hafız Osman Nuri Efendi, 1834 yılında Burdur’da doğmuştur. İlk öğrenimiyle beraber hıfzını Burdur’da tamamladıktan sonra medrese tahsili için İstanbul’a gelir. Dini ilimler tahsiline başlar. Yazdığı eserlerinde Burduri Kayışzade Es-Seyyid El-Hac Hafız Osman Nuri ibareleri yeralmaktadır. Medrese eğitimi sırasında Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den sülüs ve nesih öğrenip icazet alır. Bir süre sıbyan mekteplerınde hüsn-ü hat […]

İKİNCİ NÜKTE: Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâmın zamanında sihrin revacı olduğundan, mühim mu’cizâtı ona benzer bir tarzda geldiği; ve Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın zamanında ilm-i tıp revaçta olduğundan, mu’cizâtının galibi o cinsten geldiği gibi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın dahi zamanında Ceziretü’l-Arabda en ziyade revaçta dört şey idi: Birincisi: Belâğat ve fesahat. İkincisi: Şiir ve hitabet. Üçüncüsü: Kâhinlik ve […]