NAMAZ TESBİH, TAZİM, ŞÜKÜR

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
فَسُبْحَانَ اللهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ – وَلَهُ الْحَمْدُ فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ
“Haydi siz akşama erdiğinizde ve sabaha kavuştuğunuzda Allah’ı tesbih edin. Göklerde ve yerde hamd ve övgü Ona mahsustur. İkindi vaktinde de ve öğle vaktine erişince de Allah’ı tesbih edip namaz kılın.” Rum Sûresi,17-18 nci ayetleri)

EY BİRADER! Benden, namazın şu muayyen beş vakte hikmet-i tahsisini soruyorsun. Pek çok hikmetlerinden yalnız birisine işaret ederiz. Evet, herbir namazın vakti, mühim bir inkılâp başı olduğu gibi, azîm bir tasarruf-u İlâhînin âyinesi ve o tasarruf içinde ihsânât-ı külliye-i İlâhiyenin birer mâkesi olduğundan, Kadîr-i Zülcelâle o vakitlerde daha ziyade tesbih ve tazim ve hadsiz nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir. Şu ince ve derin mânâyı bir parça fehmetmek için, Beş Nükteyi nefsimle beraber dinlemek lâzım.

BİRİNCİ NÜKTE

Namazın mânâsı, Cenâb-ı Hakkı tesbih ve tâzim ve şükürdür. Yani, celâline karşı kavlen ve fiilen Sübhânallah deyip takdis etmek; hem, kemâline karşı lâfzen ve amelen Allahu ekber deyip tâzim etmek; hem, cemâline karşı kalben ve lisanen ve bedenen Elhamdülillâh deyip şükretmektir.

Demek, tesbih ve tekbir ve hamd, namazın çekirdekleri hükmündedirler. Ondandır ki, namazın harekât ve ezkârında, bu üç şey her tarafında bulunuyorlar. Hem ondandır ki, namazdan sonra, namazın mânâsını tekid ve takviye için, şu kelimât-ı mübareke, otuz üç defa tekrar edilir; namazın mânâsı şu mücmel hülâsalarla tekid edilir.(Sözler)

Huşu ve huzur içinde kıldığımız namaz vakitlerinin pekçok hikmetleri olduğuna dikkat çeken Üstad Bediüzzaman Hazretleri, ”hikmetler bunlarla sınırlı değildir, ben bunlardan sadece birini nakletmiş oldum.”diyor.

Asrımızın Kur’an Müfessiri Üstad Bediüzzaman Hazretleri, herbir namazın vaktini üç ana başlık altında bize anlatıyor.
1-Mühim bir inkılâp başı, büyük ve derin bir dönüşüm anı,
2-Azîm bir tasarruf-u İlâhînin âyinesi,akıllara durgunluk verecek ilahi bir idare,
3-İhsânât-ı külliye-i İlâhiyenin birer mâkesi,bize verilen hesapsız nimetlerin yansıma yeri.

Her namazın başı büyük bir değişim, derin bir dönüşümün vakti. İlk namaz olan sabah namazını ele alalım. Hafif bir şafak atıyor, karanlıktan aydınlığa, yani gecenin karanlığı yerini gündüzün aydınlığına bırakıyor. Bu büyük bir idare, insanın bunu görmesi için uykuda değil, namazda olması lazım. Şafak atıyor ama güneş doğdu mu? diye soruyoruz. Güneş doğuşa hazırlanıyor. İşte gafletle veya alışkanlıkla gözardı edilen bu büyük tasarrufu, idareyi seyretme, hatırlama ve düşünmemiz için uyanıp namaza hazırlanmamız gerekiyor.

İki vakit arası, sabah ve öğle arası ise bir namazdan diğerine kadar olan süre dünya üzerindeki seyahetimiz, nefes alıp vermemiz ve bize sunulan nice nimetler bunların şükrünü insan ancak namaz ibadeti ile eda edebilir. Zira bütün bu nimetlere namaz ile toptan teşekkür imkanını Rabbimiz bize veriyor. Namaz külli bir ibadet. Allah bizden bu vakitlerde tesbih, tazim,şükür, hamd yapmamızı, zikirde bulunmamızı emrediyor.

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir