MANEVİ ŞÜKÜR NİYET İLE KAZANILIR

Şükr-ü manevi nedir, nasıl anlamalıyız? Risalelerde bu konu ile alakalı bölümler varmıdır?

Şükür,insanın kendi gayreti ve çalısmasıyla elde edilen şükür ve çalısması ile değil külli bir niyet ve dua ile yapılan şükür olmak üzere ikiye ayrılır.
Allah’ın insana ikram ve ihsanı sonsuz insanın bu sonsuz ihsan ve ikrama gayretiyle şükürde bulunması imkansızdır. Bu yüzden Allah insana külli bir niyet ve dua kapısını açmış ki, insan bu sonsuz nimetlere karşı böylece şükürde bulanabilsin. İşte külli bir niyet ve dua ile yapılan şükürlere manevi şükür deniliyor.Mesela,namaz  böyle külli bir manevi şükürdür.

Risale-İ Nur’larda Mektubat adlı eserde Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri,”Cenâb-ı Hakkın bana ettiği ihsânâtı yad edip, bir şükr-ü mânevî nev’inde birkaç nümunesini söyleyeceğim. Bir şükr-ü mânevî olmakla beraber, korkuyorum ki, bir riya ve gururu ihsas ederek o mübarek bereket kesilsin. Çünkü müftehirâne gizli bereketi izhar etmek, kesilmesine sebep olur. Fakat, ne çare, söylemeye mecbur oldum.
İşte birisi: Şu altı aydır otuz altı ekmekten ibaret bir kile buğday bana kâfi geldi. Daha var, bitmemiş. Ne miktar kifayet edecek, bilmiyorum.
İkincisi: Şu mübarek Ramazan’da, yalnız iki haneden bana yemek geldi; ikisi de beni hasta etti. Anladım ki, başkasının yemeğini yemekten memnûum. Mütebâkisi, bütün Ramazan’da benim idareme bakan mübarek bir hanenin ve sadık bir arkadaşım olan o hane sahibi Abdullah Çavuş’un ihbarı ve şehadetiyle, üç ekmek, bir kıyye pirinç bana kâfi gelmiştir. Hattâ o pirinç, on beş gün Ramazan’dan sonra bitmiştir.”(Devamı, On Altıncı Mektub Dördüncü Nokta)

İktisad Risalesinde Üstad Hazretleri yine manevi şükür’den bahsetmektedir. ”Evet, iktisat hem bir şükr-ü mânevî, hem nimetlerdeki rahmet-i İlâhiyeye karşı bir hürmet, hem kat’î bir surette sebeb-i bereket, hem bedene perhiz gibi bir medar-ı sıhhat, hem mânevî dilencilik zilletinden kurtaracak bir sebeb-i izzet, hem nimet içindeki lezzeti hissetmesine ve zâhiren lezzetsiz görünen nimetlerdeki lezzeti tatmasına kuvvetli bir sebeptir. İsraf ise, mezkûr hikmetlere muhalif olduğundan, vahîm neticeleri vardır.”(İktisad Risalesi, Birinci Nükte)

İktisatın manevi şükür olması ise,şükre kapı açmasındandır. Zira müsrif adam, israfı ile nimetlerin kıymet ve değerini anlayamaz. Bolluk içinde olan bir adam, nimeti fark edemez, fark edemeyince de hürmet edemez, hürmet olmayınca da şükredemez.Mesela, oruçta aç kaldığımız zaman kuru ekmeğin farkına varıyoruz; ama elimizde her çeşit yemek olduğunda kuru ekmeği idrak etmekte zorlanıyoruz, aynı bunun gibi iktisat da varlık ve bolluk içinde bir perhiz ki; o bolluk içinde nimetlerin varlığını fark edelim. Yoksa ben zenginim, varlık sahibiyim deyip müsrifane hareket edersek, bolluluğun rehaveti ve nefsi şımartması ile kuru ekmeği beğenmeyiz, beğenmeyince de şükür etmeyiz.

” Ey! Rabbimiz,bizi Sana layıkıyla şükreden kullarından eyle.Amin”

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir