KÖYÜ ADI İLE ANILAN TALEBE HAFIZ MEHMED

Hacı Hafız Mehmed Avşar, l877’de Isparta’nın Sav köyünde dünyaya gelmiştir. Risale-i Nurların Isparta’nın Sav Köy’üne girmesine Hacı Hâfız Mehmed Avşar vesile olmuştur. Lahikalarda birçok mektupta, Sav için, Hacı Hâfız’ın köyü denilmektedir. Risalelerde “Hacı Hâfız” veya “Hacı Hâfız Mehmed” olarak anılmaktadır.

Hacı Hafız Mehmed Efendi, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Barla’ya mecburi ikametini işitince oğlunu Barla’ya gönderir. Selâm ve hürmetlerini, ellerinden öptüğünü ve kendisine dua etmesi ister. Selamı alan Üstad Hazretleri, Hafız Mehmed’in oğluna, “Baban askerlik yapmadığı için bilmez. Askerlikte karavanayı uzatmayınca yemek vermezler. O da bize seher vaktinde dua etsin, biz de ona dua ederiz.” der.

Eve gelen oğlu, Üstad Hazretlerinin selamını ve cevabını Hafız Mehmed’e söyler. Hakikaten askerlik yapmayan Hafız Mehmed, bu olaydan sonra bütün gücüyle Risale-i Nurları yazmaya ve neşre başlar. Böylece Sav köyünde kadın-erkek, çoluk-çocuk herkes Risale-i Nur’larla meşgul olmaya başlar. Hacı Hâfız Mehmed’in bu gayretlerini, Üstad Hazretleri şöyle takdir eder:

“Mâşâallah, Bârekâllah, kalemlerinizin mükemmel çalışmaları devam etmekle beraber tezâyüd etmeleri ve hususan Sav’da birden çoğalması… Hacı Hâfız’a ve köyüne bin bârekâllah, bizi fevkalâde mesrur etti.” (Kastamonu)

Hacı Hafız Mehmed’in bu gayretleri, Sav köyünün “medrese-i nuriye” olarak isimlendirilmesini sağlar. Üstad Bediüzzaman Hazretleri bir mektubunda bunu şöyle dile getirir:

“Medrese-i nuriyenin mürşidi, müessesi ve müdebbiri Hacı Hafız kardeşimizin bu defa üçüncü olarak bir teberrükünü gördük. Tâ Barla’da iken tatlı lokmaların kerametli, âcib bereketi ve Isparta’da İktisat Risalesi’ni tatlılaştıran iki buçuk okka balın harika bir hadiseye sebebiyet vermesi, şimdi ben tahmin ediyorum, o bal da onun imiş. Fakat tam tahattur edemiyorum. Bu üçüncü defa da, pek mübarek ve masum hatırlarını ve iltifatlarını temsil eden ve parçalanmayan bir hediye göndermiş. Onun hatırı için, altmış senelik bir kaide-i hayatiyemi kırdım.”

l947 kışında, Hacı Hafız Mehmed’in vefatını, Savlı Nur talebeleri Kastamonu’da bulunan Üstad Bediüzzaman Hazretlerine bildirirler. Üstad Hazretleri, bu mektuba şöyle cevap verir:

“Sizleri ve umum Risale-i Nur şakirdlerini ve bilhassa medrese-i nuriyenin talebelerini ve bilhassa o merhumun akrabalarını, medrese-i nuriyenin mübarek üstadı Hacı Hafız Mehmed’in vefatı münasebetiyle taziye ediyoruz. Ve Nur’lar hesabına bütün ruh-u cânımızla biz dünyada kaldıkça ona dua-yı rahmet etmeye ve Hafız Ali ve Hasan Feyzi ortasında daima bütün manevî kazançlarımıza hissedar etmeye kat’î karar verdik.

O çok ehemmiyetli ve Nur hizmetinde muvaffakiyetli merhum o mübarek zat, mükemmel vazifesini bitirip, yüzer manevî evlât hayrü’l-halef bırakıp gitti ve terhis olduğu rahmet ve istirahat âlemine çekildi. Aynı zamanda büyük üstadlarımın dairesine kazançlarımı bağışladığım zaman Hafız Ali, Hafız Mehmed, Mehmed Zühtü ve Savlı Ahmed ve Hasan Feyzi içinde ihtiyarım olmadan Hacı Hafız Mehmed daha hayatta iken on günden beri onların içinde görüyorum. Derdim, ‘Vefat edenler içinde bu da bulunsun. İlişmedim. Hem hayatta olanlar içinde, hem üstadlar dairesinde bulunmasına hayret ederdim. Şimdi bu mektubunuzdan anlaşıldı ki, onun halisane kudsî hizmetinin bir kerameti olarak vefatını ihsas ediyordu. Hafız Ali, Hasan Feyzi ortasında makamım var, diye iş’ar ediyordu.”(Kastamonu Lahikası)

“Cenab-ı Hak onun defter-i âmâline Sav medrese-i nuriyesinde okunan ve yazılan risalelerin harfleri adedince ruhuna rahmetler ve kabrine nurlar ihsan eylesin. Âmin. Ve aynı sistemde tam hayru’l-halef mahdumu Hafız Mehmed ve hafidi Ahmet Zeki’yi onun vazifesinin idamesine muvaffak eylesin. Âmin. Ve onların umumuna sabr-i cemîl eylesin.”(Emirdağ Lâhikası)

l5 Ocak l947’de vefat eden Hacı Hafız Mehmed Avşar’a, Nurkoy olarak Allah’tan rahmet dileriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir