İSLAMI İLK KABUL EDENLERDEN EBU HUZEYFE (RA)
Müşriklerin önde gelenlerinden biri olan Utbe bin Rebîa’nın oğlu Ebu Huzeyfe, İslamı duyar duymaz ailesiyle birlikte ilk kabul edenlerdendir. Müminlerin sayısının 40’ı bulmadan İslam’la tanışan Ebû Huzeyfe, İslâm’ın ilk yıllarında okuma yazma bilen on yedi sahâbîden biriydi. Sehle bint Süheyl ile evli olan Ebu Huzeyfe, Habeşistan’a yapılan her iki hicrete de ailesiyle birlikte katıldı. Daha sonra Habeşistan’dan Mekke’ye dönen Ebu Huzeyfe, Medine’ye hicrete kadar Hz. Peygamber’in yanından hiç ayrılmadı.
Gözüpekliği ve şecaatiyle meşhur olan Ebû Huzeyfe Hazretleri, Peygamberimizle birlikte bütün gazvelere katıldı. Hidayet dairesine giren sahabilerin artık müşriklerle maddi manevi hiçbir bağları kalmamıştı. Akrabalık ve dostluklar aradan kalkmış, artık onlar için ölçü, Allah için sevip Allah için buğzetmek olmuştu.
Bedir Muharebesi Allah’a iman edenler ile etmeyenlerin karşı karşıya geldiği ilk savaştı. Bir tarafta putlara tapan müşrik güruhu, diğer tarafta Allah’ın birliğini yaymak isteyen İslam cemaatı vardı. Hz. Ebû Bekir’in bir oğlu Abdullah kendi yanında, diğer oğlu Abdurrahman düşman safındaydı. Resûl-i Ekrem’in amcası Hamza kendi yanında, diğer amcası Abbas düşmanla birlikteydi. Hz. Ali İslam safında, kardeşi Akîl müşrik ordusundaydı. Utbe’nin bir oğlu Velid kendisiyle beraber putperestlerin içindeyken, diğer oğlu Ebû Huzeyfe Peygamber (ASV) tarafındaydı.
Eski savaşlarda önce heriki grubun öncüleri birbirine meydan okurdu. Bedir’de savaş öncesi öne çıkanların içinde Utbe de yer almıştı. Müslümanlardan bir hasım istedi. Babasını ortada gören Ebû Huzeyfe Hazretleri hemen ayağa kalktı. Bu sırada kız kardeşi olan, Ebû Süfyân’ın karısı Hind, Ebû Huzeyfe’ye hakaret ediyor, “Ey uğursuz adam! Seni küçük yaştan beri yetiştiren babana minnet duyacağın yerde, gençlik çağında ona karşı çıktın. Sen, insanların en kötüsüsün!” diyordu. Ebû Huzeyfe’nin ayağa kalktığını gören Resûl-i Ekrem Efendimiz, ona mâni oldu, babasına karşı savaşmasına razı olmadı.
Muharebe zaferle neticelenmişti. Müşriklerin reisleri teker teker öldürülmüştü. Peygamberimiz daha önce onlara beddua etmiş, hattâ öldürülecekleri yeri dahi göstermişti. Öldürülenler arasında Ebû Cehil, Şeybe, Velid ve Utbe bin Rabia da vardı. Bunların cesetleri toplanarak bir kuyuya dolduruldu. Peygamber Efendimiz, Bedir’den ayrılacakları sırada, onların atıldığı kuyunun başına geldi, “Ey çukura atılanlar!” diye seslendikten sonra isimlerini birer birer saydı ve “Siz beni yalanladınız, başkaları ise beni tasdik etti. Siz yurdumdan çıkardınız, başkaları bana kucak açtı. Siz benimle çarpıştınız, başkaları ise bana yardım etti. Siz Allah’ın vaat ettiği azapla karşılaştınız, ben de Rabb’imin bana vaat ettiği zafere kavuştum.”buyurdu.
Peygamberimiz bu sözleri söylerken, Ebû Huzeyfe’nin renginin değiştiğini ve üzüldüğünü gördü. Ona yönelerek, “Ey Ebû Huzeyfe, baban hakkında söylenenler için mi üzüldün?” diye sordu. Ebû Huzeyfe Hazretleri, “Hayır, yâ Resulallah, babamın öldürüldüğüne üzülmedim. Babam akıllı ve halim bir insandı. Onun Müslüman olacağını ümit ediyordum. Onun müşrik olarak ölmesine üzüldüm!” dedi. Resûl-i Ekrem de, Ebû Huzeyfe’ye duada bulundu.
Ebû Huzeyfe Hazretleri, Hazreti Ebû Bekir(RA) devrinde Yemame Savaşına da katıldı. Savaşın ilk anlarında Müslümanlar geri çekilmeye başladı. Bunun üzerine Sahabiler Kur’ân okuyarak geri çekilmeyi önledi. Bu sırada öne çıkan Ebû Huzeyfe(RA) nda gür sesiyle, “Ey Kur’ân ehli, Allah’ın kelamını güzide hareketlerinizle süsleyiniz.” sözleriyle müminleri teşvik etti. Yemame savaşını müminler kazanırken, bazı sahabiler de şehit düştü. Şehitler arasında Ebû Huzeyfe Hazretleri de vardı. Allah ondan razı olsun!
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!