ÜSTAD NİÇİN HEDİYE ALMAZDI?

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri niçin hediye almıyordu?

Hediyeleşmek güzel bir sünnet ve kaidedir. Sünnet diye kim ne verdiyse almak,gerekmez. Zira bugünün insanları hediye adı altında birtakım günahları kolaylıkla işleyebilmektedir. Buna çok dikkat etmek gerekir. Hediye almak,vermek sünnettir.Üstad Bediüzzaman Hazretleri de bu sünnete uymuş ve hediyeleşmiştir.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, ”istigna düsturuna” yani Allah’tan başka kimseye minnet etmemek,gönül tokluğu içinde olmak,elindekini kafi bulmak kaidesine uymuştur. Risale-i Nur’un birçok yerinde bu konuya açıklık getiren Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, İkinci Mektub’ta altı madde halinde hediye konusunu izah etmekte.Özel durumu nedeniyle hediye almadığını ve aldığı hediyenin ise mutlaka karşılığını verdiğini söylemekte.

”Hediye mektubu” diyebileceğimiz, Barla Lahikası 119 ncu mektubta, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri çok kıymetli bir talebesinin kendisine gönderdiği hediyeyi kabul etmemesini şöyle izah ediyor:

”Mühim bir tüccar dostum otuz kuruşluk bir çay getirdi, kabul  etmedim. “İstanbul’dan senin için getirdim, beni kırma” dedi. Kabul ettim. Fakat iki kat fiatını verdim.

Dedi: Niçin böyle yapıyorsun, hikmeti nedir?

Dedim: Benden aldığın dersi, elmas derecesinden şişe derecesine indirmemektir. Senin menfaatin için, menfaatimi terk ediyorum. Çünkü, dünyaya tenezzül etmez, tamah ve zillete düşmez, hakikat mukabilinde dünya malını almaz, tasannua mecbur olmaz bir Üstaddan alınan ders-i hakikat elmas kıymetinde ise, sadaka almaya mecbur olmuş, ehl-i servete tasannua muztar kalmış, tamah zilletiyle izzet-i ilmini feda etmiş, sadaka verenlere hoş görünmek için riyakârlığa temayül etmiş, âhiret meyvelerini dünyada yemeye cevaz göstermiş bir Üstaddan alınan aynı ders-i hakikat, elmas derecesinden şişe derecesine iner. İşte, sana mânen otuz lira zarar vermekle, otuz kuruşluk menfaatimi aramak, bana ağır geliyor ve vicdansızlık telâkki ediyorum. Sen mâdem fedakârsın; ben de o fedakârlığa mukabil, menfaatinizi menfaatime tercih ediyorum, gücenme.

O da, bu sırrı anladıktan sonra kabul etti, gücenmedi.

Ey Nuh Bey ve Hamid Kardeşlerim, siz de gücenmeyiniz.”(Barla Lahikası 119 Mektub)

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir