HAYATINI ADAK OLARAK ADAYAN, HASAN FEYZİ AĞABEY
Risale-i Nur Talebelerinin unutulmaz simalarından birisi de Hasan Feyzi YÜREĞİL’dir. 1895 yılında Denizli de dünyaya gelen Hasan Feyzi Ağabey, şair, edip muallim bir zattır. Bu hakikat kahramanı Üstad Bediüzzaman Hazretleri ile 1943 yılında Denizli de tanışır, ve şeyhliği bırakır, talebe olur.
Hasan Feyzi YÜREĞİL, Denizli’nin Çivril kazasının Güveçli köyünde muallim olarak imana ve Kur’an’a hizmet eden Melami tarikatı şeyhlerinden bir zattır.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin, 1878 yılında dünyaya geldiği senelerde, Denizli’de evliyadan Melami Tarikatı Şeyhi Hacı Hasan Feyzi isminde bir zat, bir gün talebelerine:
“Bugün Kürdistan’da bir büyük evliya dünyaya geldi. Bu zat, zamanımızın sahibi, asrımızın vekilidir.” diyerek müjdeler verir.
Aradan seneler geçtikten sonra, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Denizli hapishanesine getirilir, aynı ismi taşıyan muallim Hasan Feyzi Ağabey, Nur Risalelerine sahip çıkar. Üstad Hazretlerine talebe olmak için, sahip olduğu şeyhliği dahi bir tarafa bırakarak şu şiiri kaleme alır:
“Yollarda bıraktık geçtik dervişi,
Artık gönüllerden öyle teşvişi.
Kâfi parlayan nur’un güneşi,
Ey makes-i rahmet-i âlem Risale-i Nur…”
Bu İslâm kahramanı Ağabey’imizin şiir, mektup, takriz ve mersiyeleri, Emirdağ Lâhikası, Tarihçe-i Hayat, Konferans, İman Hakikatları, Siracinnur’da yer almaktadır.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Denizli hapsinden beraat ve tahliyeden sonra bir buçuk ay Şehir Palas Otelinde kalmıştır. 3l Temmuz l944 Perşembe günü bir komiser refakatinde Denizli’den Afyon’a hareket etmiştir. Bu hareket esnasında Hasan Feyzi Ağabey, Üstad Hazretlerine: “Hazretinize buradan ayrılık söylemiştim” başlığını taşıyan ayrılık şiirini takdım etmiştir.
Hasan Feyzi Ağabey, Üstad Hazretlerinin hizmetine girdikten sonra çok büyük fedakarlıklar gösterir. Hatta bir şiirinde Rabbinden, Üstad Hazretleri’ne bedel ölmeyi bile diler:
“Bab-ı feyzinden ırak olmayı asla çekemem,
Dahi nezrin bu ki canım sana kurban olacak.”
(Ey gönüllerin sultanı Bediüzzaman, senin feyizli, bereketli kapından, dergâhından, eşiğinden uzak olmaya, ayrı kalmaya asla dayanamam.
“Benim adağım, dileğim ve arzum, canımın sana kurban olmasıdır. Ben senin uğrunda kendimi feda ediyorum. Sana gelecek belalar bana gelsin. Sana hayatımı adak olarak takdim ediyorum.)
Hasan Feyzi Ağabey’in bu niyazı, bu samimi ve kalbî arzusunu Cenab-ı Hak kabul etmiştir. Bu manzumeyi yazdıktan kısa bir zaman sonra l3 Kasım l946 senesinin Çarşamba günü Cenab-ı Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
Bu vefat hâdisesiyle alâkalı olarak Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri bir mektubunda şunları ifade etmektedir:
“Nur hakkında parlak fıkralarında, bu biçare kardeşine kendini kurban etmeye söz verdiğinden ve Nur vazifesini acele yapmasıyla istirahat âlemine gitti.
Merhum Hasan Feyzi kardeşimiz, aynen şehid merhum Hâfız Ali misillü, bir mektubunda dediği gibi ‘Dahi nezrim bu ki, canım sana kurban olacak!’ dediğini tasdiken Üstad’ına bedel, şehid kardeşi büyük Hafız Ali’nin yanına gitmiş. Bu zat-ı zülcenaheyn, ehl-i kalb ve gayet yüksek bir ehl-i ilim ve hakikat, otuz sene muallimlik perdesi altında imana hizmet etmiş ve on seneden beri Risale-i Nuru elde edip, gizli perde altında çalışmış. Sonra da iki sene zarfında doğrudan doğruya Risale-i Nur’un yüksek hikmetlerini ve kemâlatını çekinmeyerek ruh-u caniyle herkese ilan etmiştir.”
Denizli mezarlığında medfun olan, Aziz şehid Hasan Feyzi Ağabey’in, İnşaallah Kabri nur, mekânı ebedî Cennet olsun.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!