VAHŞETTEN MEDENİYETE GEÇİŞ

”İşte, bak: Şu cezire-i vâsiada vahşî ve âdetlerine mutaassıp ve inatçı muhtelif akvâmı, ne çabuk âdât ve ahlâk-ı seyyie-i vahşiyânelerini def’aten kal’ ve ref’ ederek, bütün ahlâk-ı hasene ile teçhiz edip bütün âleme muallim ve medenî ümeme üstad eyledi. Bak, değil zahirî bir tasallut, belki akılları, ruhları, kalbleri, nefisleri fetih ve teshir ediyor. Mahbub-u kulûb, muallim-i ukul, mürebbi-i nüfus, sultan-ı ervah oldu.” (On Dokuzuncu Söz, Yedinci Reşha)

Peygamber Efendimiz (ASM),İslamiyeti Mekke de çok ağır şartlar altında insanlara tebliğ etmiştir.İnsanlar o cahiliye devrinde çok büyük işkence ve baskılarına maruz kalmışlardır. İslam’ın temeli bu ağır şartlarda atılmıştır. İman edenlerden bu temele nice canlar feda edilmiştir. İslâm’ı kabul eden ve iman dairesine girenler “akıllarının ikna, kalplerinin tatmin ve nefislerinin fetih ve teshir” edilmesi sonunda, O’nun ümmeti olmayı kabul etmiş ve iman uğrunda bu kadar sıkıntılara ve zulümlere tahammül etmişlerdir.

Cahiliye devrinde o vahşet içinde yüzen, batıl inançlarına sıkı sıkı bağlı ve onları koruma da son derece inatçı bu insanlar, İlahi vahiy karşısında büyük çoğunluğu iman ederek üstün vasıflara ulaşmıştır.

İşte Asr-ı saadetteki manzarayı Üstad Hazretleri bizim bakışımıza sunuyor. Peygamber Efendimiz(ASM) ruhları, akılları, kalpleri ve nefisleri fethederek İlâhî marifet ve muhabbetle doldurmuştur. Üstadımızın ifadesiyle, “mahbub-u kulub , muallim-i ukul, mürebbi-i nüfus, sultan-ı ervah” olmuştur.

Allah Resulü (ASM) en son, en büyük İlâhî kitap olan Kur’ân-ı Kerim vasıtasıyla bütün insanlara iman, tevhid, ibadet ve ahlâk dersleri vermiş, onlara Allah’ın razı olduğu bir kul olmanın yollarını göstermiştir. O’nun sözlerini kabul edip imanla şereflenen insanlar, daha sonra birçok medenî kavimlere ve devletlere üstat olmuşlardır.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir