TEVHİD ve İMAN BAKIŞI
”Evet, hadsiz cemâl ve kemâlât-ı İlâhiye ve nihayetsiz mehasin ve hüsn-ü Rabbânî ve hesapsız ihsanat ve bahâ-i Rahmânî ve gayetsiz kemâl-i cemâl-i Samedânî, ancak vahdet âyinesinde ve vahdet vasıtasıyla, şecere-i hilkatin nihâyâtındaki cüz’iyâtın simalarında temerküz eden cilve-i esmâda görünür. Meselâ, iktidarsız ve ihtiyarsız bir yavrunun imdadına umulmadık bir yerden, yani kan ve fışkı ortasından beyaz, sâfi, temiz bir süt göndermek olan cüz’î fiil ise, tevhid nazarıyla bakıldığı vakit, birden, bütün yavruların pek çok harikulâde ve pek çok şefkatkârâne olan küllî ve umumî iaşeleri ve validelerini onlara musahhar etmeleriyle rahmet-i Rahmân’ın cemâl-i lâyezâlîsi kemâl-i şâşaa ile görünür. Eğer tevhid nazarıyla bakılmazsa, o cemâl gizlenir ve o cüz’î iaşe dahi esbaba ve tesadüfe ve tabiata havale edilir, bütün bütün kıymetini, belki mahiyetini kaybeder.
Hem meselâ, müthiş bir hastalıktan şifa bulmak, eğer tevhid nazarıyla bakılsa, birden, zemin denilen hastahane-i kübrâda bulunan bütün dertlilere, âlem denilen eczahane-i ekberden ilâçları ve dermanlarıyla şifa ihsan etmek yüzünde, Rahîm-i Mutlakın cemâl-i şefkati ve mehasin-i rahîmiyeti küllî ve şâşaalı bir surette görünür. Eğer tevhid nazarıyla bakılmazsa, o cüz’î fakat alîmâne, basîrâne,şuurkârâne olan şifa vermek dahi, câmid ilâçların hâsiyetlerine ve kör kuvvete ve şuursuz tabiata verilir, bütün bütün mahiyetini ve hikmetini ve kıymetini kaybeder.”(Şualar,İkinci Şua,Birinci Makam)
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin,”Bu risale benim nazarımda çok mühimdir.”ifadesinin yeraldığı, İkinci Şua risalesinde Allah’ın isim ve sıfatlarının insan ile kainattaki tecellilerini bizlere göstermekte.
Üstad Hazretleri,kainattaki olaylara tevhid ve iman nazarıyla bakılmazsa herşeyin basitleşip kıymetsiz bir hal alacağını
tevhid ve iman ile bakılırsa, Allah’ın sonsuz ikram ve ihsanlarının görüneceğini ve şükür kapılarının insana açılacağını söylemekte.
Kainat üstünde azamet ve heybetle tecelli eden REZZAK (bütün mahlukatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan Allah) ismini anne ve çocugu örneği ile aklımıza sunuyor. Bu örnekle kainattaki hakikatı gösteriyor. İman gözlüğü ile bu olaya bakılmazsa, şirk gözlüğü o sütü anneye bağlar ve insanı Allah inancından uzaklaştırır.
Keza,iman gözlüğü ile bakılmazsa ikinci misalde şifayı ilaca bağlar şirke düşer. Sütü anneden,şifayı ilactan bilmek şirktir. Şifayı veren Allah’ın Şafi ismidir. İnsan sebeblerin arkasında ki, Cenab-ı Hakk’ın Rezzak ve Şafi ismini görmesi ve bilmesi gerekir.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!