Yazılar

DİNLE DE YILDIZLARI

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُوَ    وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِاِ سَلاَمُ اللهِ وَرَحْمَتُهُ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ…

GÜNEŞ BİR, AY BİR, SU BİR

BİRİNCİ ALÂMET VE HÜCCET ki,   وَحْدَهُ   (Allah Birdir) kelimesi onun neticesidir. Herşeyde bir vahdet var. Vahdet ise, bir vâhide delâlet ve işaret eder. Evet, vâhid bir eser, bilbedahe vâhid bir sâniden sudur eder.…

GÜNAH İŞLEMEDEN YAŞAYABİLMEK

İnsan günah işlemeden yaşayabilir mi? Neden günah işler, günahsız olunabilir mi? Allah, insanları günah işlemeye kabiliyetli yaratmıştır. Allah’ın her bir isminin bir hükmü ve bu hükmün de bir gereği vardır. Gafur isminin…

İMAN ETMEK BÜTÜN BÜTÜN BAŞKADIR

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُاَ   لسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ Aziz, sıddık kardeşlerim ve Nur şakirtlerinin küçük pehlivanları; Asâ-yı Mûsâ…

KAİNAT, SARAY, ŞEHİR, MEMLEKET

Ey vesveseli arkadaş! Gel, bu azîm sarayın nakışlarına dikkat et. Ve bütün bu şehrin ziynetlerine bak. Ve bütün bu memleketin tanzimatını gör. Ve bütün bu âlemin san’atlarını tefekkür et. İşte, bak: Eğer nihayetsiz…

TOPRAK SU HAVA

''Öyle ise, bu san’atlı şeylerin herbirisi, o gizli zâtın bir ilânnâmesi hükmünde, onu gösteriyor. Güya herbir çiçekli kumaş, herbir san’atlı makine, herbir tatlı lokma, o mu’ciznümâ zâtın birer sikkesi, birer hâtemi,…

SARI ÇİÇEK İLE TEVHİD DERSİ

                وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ ''Bir bahar mevsiminde, garibâne, mütefekkirâne seyahate gidiyordum. Bir tepeciğin eteğinden geçerken, parlak bir sarıçiçek…

İNSANIN GAYESİ NE OLMALI?

لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ…

KARINCA İLE VERİLEN DERS

''Bilâhare Siirt'e bağlı Tillo kasabasına gitti. Meşhur bir türbeye kapandı. Orada harika olarak Kâmus-u Okyanus'u Bâbü's-Sin'e kadar hıfzetti. Ne fikre binaen "Kâmus"u hıfzettiği sorulduğunda, "Kâmus, her kelimenin kaç mânâya…

ŞEFKAT VE MERHAMET

''Şefkat-i insaniye, merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesi olduğundan, elbette rahmetin derecesinden aşmamak ve Rahmetenli’l-Âlemîn zâtın (ASM) mertebe-i şefkatinden taşmamak gerektir. Eğer aşsa ve taşsa, o şefkat, elbette merhamet…