Yazılar
İNSAN DA HAFIZA BİTKİ DE TOHUM
YEDİNCİ SURET
Gel, bir parça gezelim. Şu medenî ahali içinde ne var, ne yok, görelim. İşte, bak: Her yerde, her köşede müteaddit fotoğraflar kurulmuş, suret alıyorlar. Bak, her yerde müteaddit kâtipler oturmuşlar, birşeyler…
KURU AĞACIN AĞLAMASI
Şu mu’cize-i şeceriyeyi daha ziyade takviye eden, mütevatir bir surette nakledilen حَنِينُ الْجِذْعِ mu’cizesidir. Evet, Mescid-i Şerif-i Nebevîde, kuru direğin büyük bir cemaat içinde, muvakkaten firak-ı Ahmedîden…
TAŞLAR ELİNDE TESBİH EDİYOR
Onuncu İşaret, nasıl ki şecer taifesindeki mu’cize-i Nebeviyeyi gösterdi. On Birinci İşaret dahi, cemâdatta taş ve dağ taifesinin mu’cize-i Nebeviyeyi gösterdiklerine işaret edecek. İşte, biz de, o çok kesretli misallerinden…
SALTANATIN BİR SULTANI OLUR
BİRİNCİ SURET
Hiç mümkün müdür ki, bir saltanat, bahusus böyle muhteşem bir saltanat, hüsn-ü hizmet eden muti’lere mükâfatı ve isyan edenlere mücazatı bulunmasın? Burada yok hükmündedir. Demek, başka yerde bir mahkeme-i…
ŞEYTANDAN DAHA ŞEYTAN
YEDİNCİ MİSAL: Muhaddisler, nakl-i sahihle İbni Mes’ud’dan beyan ediyorlar ki:
İbni Mes’ud dedi: Batn-ı Nahl denilen nam mevkide, Nusaybin ecinnîleri ihtidâ için Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma geldikleri vakit, bir…
AĞAÇ SIDKINA ŞEHADET ETTİ
DOKUZUNCU İŞARET
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın envâ-ı mu’cizâtından birisi de, ağaçların insanlar gibi emrini dinlemeleri ve yerinden kalkıp yanına geldikleridir ki, şu mu’cize-i şeceriye, mübarek parmaklarından…
KUŞ YUMURTASININ UÇMAYI ÖĞRENMESİ
İKİNCİ HAKİKAT
Rububiyet-i mutlakadır.
Evet, bütün kâinatta, hususan zîhayatlarda ve bilhassa terbiye ve iaşelerinde, her tarafta aynı tarzda ve umulmadık bir surette, beraber ve birbiri içinde, hakîmâne, rahîmâne, bir dest-i…
İKİ MUCİZE BAKİ KALDI
ÜÇÜNCÜ NÜKTELİ İŞARET
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın mu’cizâtı çok mütenevvidir. Risaleti umumî olduğu için, hemen ekser envâ-ı kâinattan birer mu’cizeye mazhardır. Güya, nasıl ki bir padişah-ı zîşânın…
ÇEKİRDEK TEVHİD NURUNUN EN PARLAK DELİLİ
Elhâsıl; herbir ağacın evveli, öyle bir sandukça ve program, ve âhiri, öyle bir târifename ve nümune; ve zahiri, öyle bir musannâ hulle ve bir münakkaş libas; ve bâtını, öyle bir fabrika ve destgâhtır ki, bu dört cihet öyle…
EVVEL, AHİR, ZAHİR, BATIN İSMİ
Hattâ herbir ağacın mebde’inde ve müntehasında ve üstünde ve içinde
هُوَ اْلأَوَّلُ وَاْلاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ “O Evveldir, Âhirdir, Zâhirdir, Bâtındır.” Hadid Sûresi,…