MİLLET VE VATANI SEVENLER
Aziz, sıddık kardeşlerim;
Size melâikeye ait Meyvelerin bir parçasını daha gönderdim. Mahkeme reisi kitaplarımı bana vereceğini söylemesi üzerine, Denizli’ye iki vekâletname gönderdim. Burada bana şiddetli bir tecrid ve tazyik verildiğine merak etmeyiniz; inâyet-i Rabbâniye devam ediyor.
Medar-ı ibrettir ki; burada Risale-i Nur serbest okunup yazılırken-hilâf-ı âdet-başta bu kış, yaz gibi gittiğini çok adamlardan işittim. Ne vakit bana ve Risale-i Nur’a hücum edildi, yazdırılmadı, tatil oldu; gayet şiddetli bir kış başladığı gibi, Afyon’a şekvâ suretinde yazılan hasbihal ve zelzeleleri Risale-i Nur’un tatiliyle münasebettar gösterdiği cihetini inanmayanlara güya inandırmak için aynı taarruz zamanında başlayıp şimdiye kadar ara sıra hafifçe sarsar, ikaz ediyor diye işittim.
Hem ne vakit Risale-i Nur’a ilişilmişse, bir nevi umumî korku başlamış görüyoruz. Demek bu vatanın belâlardan muhafazası için Risale-i Nur bir kat’î vesiledir. Madem böyledir, millet ve vatanı sevenler Risale-i Nur’u serbest bıraksınlar ve okusunlar ve okutsunlar.
İaşe için tahsisatlarından, yalnız masraf borçları vermek için birtek defa sekiz günlük tayinatı kabul ettim, daha istemem dedim.”(Emirdağ Lahikası)
Risale-i Nurlar, Kur’an harflerinin yasaklandığı, tekke ve medreselerin kapandığı dönemde imanı, Kur’an’ı ve İslam’ı temsil etmeye çalışmıştır. O dönemde alim ve evliyalar asılmış sürgün edilmiş hatta öyle bir hal olmuş ki, cenaze yıkayacak hocalar kalmamış.
İşte Risale-i Nurlar böyle bir ortamda ve zeminde iman demiş, Kur’an demiş, İslam demiş ve binlerce insanın imanının kurtulmasına vesile olmuş. Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bu döneme dikkat çekerek böyle bir hareketin Allah katında muteber olmasına, berekete bolluğa vesile, yağmurun yağmasına manevi bir dinamik olmasına dikkatimizi çekiyor.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!