MADDİ VE MANEVİ LEZZET ALMA

Marifet,(bilme ve tanıma) ve muhabbet (sevme,sevgi) insanın en temel iki vazifesi olup, kazancı Allah’ın rızası, neticesi de saadet-i ebediyedir. Kim Allah’ın rızasını kazanıp saadet-i ebediyeye mazhar olmak istiyor ise; marifete ve onun neticesi olan muhabbete sarılmalıdır.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bu hususları şu veciz ifadeleri ile özetliyor:

”Evet, bütün hakikî saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve sâfi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenâb-ı Hakkı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envâra, esrara, ya bilkuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakikî tanımayan, sevmeyen, nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama mânen ve maddeten müptelâ olur.” (Mektubat,Yirminci Mektub)

”Madem havfullahın böyle lezzeti bulunsa, muhabbetullahta ne kadar nihayetsiz lezzet bulunduğu malûm olur. Hem Allah’tan havf eden, başkaların kasavetli, belâlı havfından kurtulur. Hem, Allah hesabına olduğu için, mahlûkata ettiği muhabbet dahi firaklı, elemli olmuyor.”(Yirmi Dördüncü Söz,Beşinci Dal,Birinci Meyve)

Muhabbetullah, Allah sevgisi, cismani olmayan bir lezzet alma halidir. Allah insana cismani duyguları ile lezzet alma hissini verdiği gibi, manevi duygularına da bizim anlayamadığımız bir tarz lezzet vermiştir. Dil tadarak, göz görerek, akıl düşünerek, kalb ise severek lezzet alır. Bir elmada hem göze, hem mideye, hem dile,hem de  buruna dönük lezzetler vardır. Gözün lezzet alması için elma ile temas etmesi gerekmez.

Manevi lezzet, insandaki manevi duyguların bir şeyden lezzet ve haz almasıdır. Mide maddidir, onun lezzeti de maddidir, ama akıl manevidir, onun lezzeti olan düşünme manevi bir lezzettir.  Yemek yiyip karnımız doyunca, ne deriz?  Midem huzur buldu mu? Yoksa karnım doydu mu?.  Kalbimiz bir şeyden memnun olunca da ne deriz, “huzur bulduk” ..

Allah insana bütün kainatı, bilecek, okuyacak kabiliyeti ve her şeyi kuşatacak sevme ve sevgi hissiyatını vermiştir. Yani kendisini sevecek ve ona kalben bağlanacak bir muhabbet hissini ve onu hakikati ile tanıyacak ve bilecek kabiliyeti insanın kalbine yerleştirmiştir. Ve muhabbeti marifetin sonucu ve neticesi olarak tayin etmiştir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir