KONYA NUR TALEBELERİNDEN HASAN NEVRUZ

Hasan Nevruz, 1932 yılında Karaköse’de dünyaya gelmiştir. Hafız olmak için Konya’ya gelir. 1948 yılında Konya’da meşhur Hacı Hafız Postacızade Rahim Efendi’den hıfzını tamamlar. Ve Konya’ya yerleşir.

Kıraat ve makam ilmi için 1951 yılında İstanbul’a gelir. Burada Sofular Camiinde misafir kalır. Cami evinde kalan ve tıp tahsili yapan Necati isimli kişinin eski yazı ile Risale-i Nur Külliyatını yazdığını görür. O camiye gelen Konyalı Abdülmuhsin Ağabey vasıtasıyla Risale-i Nur’ları tanır. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ismini ise 1942 yıllarında Şark ulemasından duyar.

Sofular Camiinde Necati Bey kendisine Eşref Edip Fergan’ın neşrettiği Küçük Tarihçe-i hayatı verir. Askerde bütün külliyatı okumak ister,fakat hepsini bulamaz. Askerden 1955 yılında terhis olunca Konya’nın Cihabeyli ilçesi Güneyyüzü köyüne imam olarak tayin olur. O yıllarda Ankara’da bulunan Atıf Ural Ağabeyden Külliyatın tamamını alır ve okur. Köyde gece gündüz gençlerle ve cemaatle Risale-i Nur’ları okuyarak kendini geliştirmeye çalışır.

Kendi tabiriyle, ”Risale-i Nur’u görünce bir deryaya düştüğümü hissettim ve yüzmeyi öğrenmeye başladım.” Kitapları birbirinden ayırt edemediğini söyleyen Hasan Nevruz, ”Hangisini evvel okuyayım?”diye bir çıkmaza girdim. Bir gece rüyamda Üstad’ı gördüm. Kütüphaneli odama girdi. Haşmetle bana ”Kardeşim acele etme!” dedi. Böylece düzenli olarak risaleleri okumaya başladım.”

1959 yılında Konya’ya gelen Hasan Nevruz, Konya Bulgur Camiinde göreve başlar. Burada Dr. Sadullah Nutku, Said Gecegezen, Rıfat Filizer, yorgancı Parlayan Ağabey’lerle tanışır. Konya’da küçük bir dershane açarlar ve Konya Merkez camilerinde namaz öncesi ve sonrası Risale-i Nur Külliyatını okumaya başlarlar.

Hasan Nevruz ve diğer ağabeyler Üstad Hazretlerini KOnya’ya davet etmek için karar alırlar. Dr. Sadullah Ağabey eskimez yazı ile bir davet mektubu yazarak, Hasan Nevruz’u trene bindirir ve Isparta’ya Üstad Hazretlerine gönderir. Isparta’ya giden Hasan Nevruz burada Rüştü Çakın Ağabey’den Üstad’ın Emirdağ’da olduğunu öğrenir. Geceyi Ispartada geçiren Hasan Nevruz o günleri şöyle anlatır:

”Sabahleyin Mustafa Sungur Ağabey ile Nuri Benli’nin oteline gittik. Oradan Emirdağ’a telefon ettik. Üstad’ın orada olduğunu öğrendik. Derhal yola çıktım. Emirdağ’a gittim. Çarşı Camiine vardım. Cami de bir zata Mehmet Çalışkan’ın dükkanını sordum Sorduğum kişi Ceylan Çalışkan’mış. Beni bir camiye gönderdi. ”Oradaki imamı bul, o seni Üstad’a götürür.” dedi. Nihayet o zatla buluştum. Durumu anlattım. Üstad’a durumu arz etmişler. O da ”gelsin demiş.”

Koşarak gittim. Kapıda Zübeyr Ağabey bekliyordu. Beni karşıladı. Kucakladı ve ”Kardeşim iyi ki, geldin. Bir haftadır Konya’dan haber alamıyorduk.”dedi. Beraberce Üstad’ın yanına çıktık. İçimi bir titreme ve heyecan sarmıştı. Odanın kapısını Zübeyr Ağabey açınca, karşımda bağdaş kurmuş, dizlerine kadar yorgan örtmüş, mütevazi bir şekilde oturmuş Üstad’ı gördüm. Yanına gittim, ellerini öptüm. Ve ”Ağabeyler, kardeşler sizi Konya’ya davet ediyorlar, beni bunun için gönderdiler” diyerek mektubu verdim.

Hazreti Üstad bana döndü. ”Otur kardaşım” dedi. Zübeyr Ağabeyle birlikte oturduk. Üstad gözlüğünü çıkardı ve mektubu okumaya başladı. ”Konya camilerinde Risale-i Nur Külliyatını okuyoruz.” ibaresini görünce, karyoladan doğruldu, sağ elini kaldırıp, ”Maşaallah”dedi ve ”Size ilişmiyorlar mı?” diye sordu.

Ben de ”Üstad’ım bugüne kadar size iliştiler de ne yaptılar, biraz da bize ilişsinler ne çıkar”dedim ve ağlamaya başladım. Üstad tekrar ”Maşaallah”, ”Gel bakalım.” dedi. Üstad, beni kucakladı. İki gözümden öptü, başımı okşadı, ”Hadi otur yerine” dedi. Annemin, babamın adlarını ve nereli olduğumu sordu. Ve, ”Sen benim hemşehrimsin, ben seni talebeliğe kabul ettim, seni daire içine aldım.”dedi. Ben daha sonra Konya’ya döndüm.”(Derleme, N. Şahiner,Son Şahitler)

Bu davet üzerine Üstad Hazretleri 9 Aralık 1959 yılında Emirdağ’ından Konya’ya gelir. Konya halkı ve Nur Talebeleri kalabalık bir şekilde Üstad’ı karşılar. Valinin emri ile polisler Üstad’ın kimse ile görüşmesine izin vermezler. Üstad, Mevlana’nın türbesini ziyaret eder. Daha sonra Alaattin Camiinde namaz kılarak sessiz sedasız kimse ile görüşmeden Konya’dan ayrılarak Isparta’ya döner.

Bu ziyaretten sonra Konya’lı Nur Talebeleri Üstad’ı tekrar Konya’ya davet etme kararı alırlar. Sadullah Ağabey yine mektup yazar, Hasan Nevruz mektubu alır ve Isparta’ya gider.

Konya da ağabeyler heyecanla Üstad’ın cevabını bekliyordu. Hasan Nevruz, Üstad’ın davete karşı,”on gün sonra geleceğim” dediğini onlara nakleder. Üstad Hazretleri 5 Ocak 1960 yılında Konya’ya ikinci defa gelir.

Hasan Nevruz, Nur Talebeliği yolculuğunda karakollar ve cezaevleri ile de tanışır. 1960 yılında tutuklanır ve Konya Hapishanesinin 9 ncu koğuşuna gönderilir. Birkaç gün sonra Dr. Sadullah Nutku ve dört kişi daha tutuklanır. İki hafta sonra Said Gecegezen, Hasan İlkbahar, Hüsmen Duran evlerinden alınır ve onlarda 9 ncu koğuşa gelirler. Böylece hapishane de dokuz kişi olurlar.

Hasan Nevruz, 1961 yılında yine Konya Hapishanesine Dr, İbrahim Sadullah Nutku, Hasan İlkbahar, Hasan Helvacılar, Mustafa İlkbahar, Abdi Özkan, Said Gecegezen, Osman Yıldız, İbrahim Sarı, Mazhar İyidöner, Mevlüd Gönen, Mehmet İlkbahar, Ahmet Gümüş ile birlikte 13 kişi cevaevine girerler. Dava daha sonra beraatle biter.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir