İNSAN DÜNYAYI NASIL GÖRMELİ
”SALİSEN: Görüyorum ki, şu dünya hayatında en bahtiyar odur ki, dünyayı bir misafirhane-i askerî telâkki etsin ve öyle de iz’an etsin ve ona göre hareket etsin. Ve o telâkki ile, en büyük mertebe olan mertebe-i rızâyı çabuk elde edebilir. Kırılacak şişe pahasına daimî bir elmasın fiyatını vermez; istikamet ve lezzetle hayatını geçirir.
Evet, dünyaya ait işler,kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir. Bâki umur-u uhreviye ise,gayet sağlam elmaslar kıymetindedir.
İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inatlı talep ve hâkezâ şedit hissiyatlar, umur-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı şiddetli bir surette fâni umur-u dünyeviyeye tevcih etmek, fâni ve kırılacak şişelere bâki elmas fiyatlarını vermek demektir.(Mektubat)
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, nazarımıza dünysyı veriyor.Dünya misafirhane, ama askeri bir misafirhane. Bir takım kaide ve kuralları var. Ona uymak lazım, uymadığın zaman cezası var, onu çekersin. Bir düzen var, ona uyacaksın. Askerin vazifesi emir dairesinde hareket etmektir. Askere giden insan bilir ki, burada belli bir süre kalacak, sonra evine barkına, anasına, babasına kavuşacak. Yani geçici bir süre burada kalacak.
İnsan,ilahi emir dairesinde çalışmalı ve kulluk vazifesini yerine getirmekle mükellef bir asker gibi olmalıdır. Ve bu asker, dünya kışlasında misafir; terhis oluncaya kadar orada kalacak. Kendini asker ve misafir bilen insan,dünya kışlasına gönlünü bağlamaz. Askerin vazifesi, emir dairesinde hareket etmek ve ücretini ancak Sultanından beklemektir.
Böyle bir insan, talim vazifesini aksatmadan yürütür ve terhis olacağı günü merakla bekler. Ne asker arkadaşlarından ayrılmanın elemini çeker, ne de dünyadan ayrılacağına üzülür. İlâhî emirler dairesinde bir ömür geçirir.Allah için çalışır, Allah için sever ve Allah için düşmanlık eder. “İnna lillah” sırrına erer.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!