GÜNEŞ IŞIĞI GİBİ

Risale-i Nur Külliyatında birçok yerde ”sırren tenevveret” tabiri geçiyor. Acaba bu sözle ne anlatılmak istenmektedir?

Risale-i Nur  Külliyatından Barla, Kastamonu ve Emirdağ Lahikası mektublarında daha çok geçen, ”sırren tenevveret” bir kaide,kuraldır. Önce bu tabirin geçtiği yerlere bir bakalım:

”İnşaallah bir halt edemezler. Fakat ihtiyat her vakit iyidir. Sırren tenevveret düsturu devam ediyor. Tâ bunun gibi birkaç mecmua çıkıncaya kadar temkinli ve ihtiyatlı bulunmak lüzumu var.”(Emirdağ Lahikası)

“Vazifemiz, ihlâs ile ve sebat ve tesanüdle ve mümkün olduğu kadar ihtiyatla, “sırren tenevveret” irşad-ı Alevîyi fiilen tasdik etmek, ona göre hareket etmektir. Yoksa, muarızlara mukabele etmek ve onların hücumundan telâş etmek değil. Muvaffakiyet ve fütuhat-ı Nuriye ve revaç ile intişarı ise, vazife-i İlâhiyedir. Vazifemizi yapıp, vazife-i İlâhiyeye karışmamak gerektir diye hem bana, hem sizin bedelinize teselli buldum.” (Emirdağ lahikası)

”Ben daha lüzumlu şeyler yazacaktım. Fakat rahatsızlık “Yeter!” dedi. Her vakit ihtiyat, ihlâs, tesanüd, sebat, sarsılmamak ve vazifemizi yapmak ve vazife-i İlâhiyeye karışmamak “sırran tenevveret” düsturuna göre hareket etmek ve telâş ve meyus olmamak lâzım ve elzemdir. Hem tekrar derim:

Nur şakirtleri gibi pek az zahmetle pek çok kıymettar hizmet ve pek çok mânevî kazanç elde edenler tarihlerde görülmüyor. Ağır şerait altında bazan bir saat nöbet bir sene ibadet hükmüne geçtiği misilli, inşaallah Nurcuların hizmet-i imaniye ve Kur’âniyedeki saatleri yüzer saat hükmünde hayırlar kazandırır.”(Emirdağ Lahikası)

Din ve diyanetin yasaklandığı, dini eserlerin yazdırılmadığı, din adamlarının idam ve baskılar ile susturulmaya çalışıldığı bir dönemde Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Allah’ın inayeti ile Risale-i Nur’ları yazmış ve yazdırmıştır. Büyük baskı ve sıkı takiplerin olduğu o dönemde Üstad Hazretleri, ”sırren tenevveret” sessizce iman hizmetinin gelişmesi için bir kaide, kural olarak bu metodu uygulamıştır. Yani, iman ve Kur’an hizmetini perde arkasında gürültüsüz, alayişten nümayişten uzak bir tarzda yapmanın bir yoludur. Üstad Bediüzzaman Hazretleri, böyle hareket etmeyi Hazret-i İmam Ali (RA)ın kendisine tavsiye ettiğini eserlerde beyan etmektedir.

Sırran tenevverat, gizli aydınlanma, nurlanma sessizce iman hizmetini yaygınlaştırmak demektir. Risele-i Nur’da sırran tenevveratın manası, gürültü patırtı çıkartmadan, gösteriş ve nümayişten uzak, devlet ve resmi kurumlarla mümkün mertebe karşı karşıya gelmeden iman, Kur’an hizmetini yürütmektir.

Şimdi geriye o yıllara gidelim ve o zamanın ağır şartlarını düşünelim. Baskı, şiddet, ceza, hapis, dayak, karakol gırla giderken, Anadolu köylüsü tarladan yorgun geldikten sonra el yazısı ile, gece mum ışığında, baskı altında, altı yüz bin nüsha Risale yazarak o zamanın komitelerine baskılarına meydan okumuştur. Bu ”sırran tenevveret” değil de nedir? Her türlü yokluğa karşı, ortaya dev bir eser konulmuştur.

Risale-i Nur, etrafı dağıtarak, ortalığı karıştırarak değil, güneşin ışığı gibi, fark ettirmeden, okşayarak, kalpleri ve gönülleri ısındırarak, sevdirerek, önce Anadolu’ya sonra da Alem-i İslam’a yayılmıştır.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir