ESKİŞEHİR NUR TALEBELERİNDEN ABDULVAHİD TABAKÇI
Abdulvahid Tabakcı, 1927 yılında Eskişehir’in Çifteler İlçesine bağlı Belpınar köyünde dünyaya gelmiştir. Ailesi Kuzey Kafkasya’da yaşayan Türk halklarından Karaçay kökenlidir.
Eskişehir Risale-i Nur hizmetleri deyince ilk akla gelen isimlerden birisi olan Abdulvahid Tabakçı’nın babası, İdris Efendi Kafkasya’da Dağıstan medreselerinde okumuş bir hoca idi. Türkiye’ye geldikten sonra Belpınar köyünde de hocalık yapmıştır. Babasının vefatı ile Abdulvahid Tabakçı, ağabeyi Şuayıb Tabakçı ile köyün imamlığını ve çocuk okutma işini birlikte yürütmüşlerdir.
Eskişehir’de çiftçilik, koyunculuk, otelcilikle meşgul olan Abdulvahid Tabakçı, Nur Talebeliği macerasını hatıralarında şöyle anlatır:
”Ben Risale-i Nurları ilk defa merhum kayınpederim Şuayıb Esen’de gördüm. Galiba Küçük Sözler’di. 1946’dan önceydi. Daha önce Üstadı da ilk olarak 1949 yılında Afyon’da uzaktan görmüş ama görüşememiştim. Daha sonra Emirdağ ilçesinde mükerreren gördüm. Ancak kendisiyle teke tek ve yüz yüze görüşüp konuşmam yanılmıyorsam 1955 yılında gerçekleşti. O zaman daha köyde yaşıyordum ve henüz Eskişehir’e göçmemiştim.
Soba borusu ile kitap taşıma
Eskişehir’de kayınpederim Şuayip Esen, ağabeyim Şuayip Tabakçı ve benden önce Üstadla görüşüp hizmette olanlar vardı. Bunların başında Çarşı Camii civarında saatçilik yapan Edhem ustanın çocukları Şükrü ve kardeşi Muhiddin Yürüten geliyordu. Bu iki zat Risale-i Nura çok hizmet etmişlerdir. Allah kendilerinden razı olsun. Bir de sobacılık yapan Ali Osman isimli bir kardeşimiz vardı. Risaleler onun dükkânında soba borularının içine konur, borunun iki tarafı kapatılıp kitaplar istenilen yere götürülürdü. Sonra bu kardeşimiz Medine’de yaşamaya başladı ve orada vefat etti. Allah cümlesine rahmet eylesin.
Bunların dışında Eskişehir’de hizmette emeği olanlardan Yalaman Camii imamı Osman, havacı astsubaylar Ferrin Ağan, Kemal ve Muzaffer beyler ile Ömer Biçer, Erhan Arbatlı’yı hatırlıyorum.”
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Tatar’lara karşı aşırı derece sevgisi olduğunu da dile getiren Abdulvahid Tabakçı, bu konu da, ”Birgün Üstad Hazretleri, bana “Beni zehirleyen Afyon Mahkemesinin Savcısı Abdullah Büker de tatardı. Bana yaptığı zulüm sebebiyle içinde bir ukde kalmış olabilir. Ahiret’e öyle gitmesin. Ona da hakkımı helal ediyorum.” Dedi.
Üstad Hazretlerinin bu merhameti karşısında şaşırdığı söyleyen Tabakçı, daha sonra hatıralarında bu konuyu şöyle anlatır:
”Üstad sonra bana dönerek: “Abdulvahid, ona mektup yazıp hakkımı helal ettiğimi bildir” dedi. Ben de o savcıya Üstadın dediklerini bildirmiştim. Daha sonra bu savcı Gaziantep’te Ağır Ceza Reisi oldu. Bir tarihte Mustafa Sungur’un da içinde bulunduğu 19 kişi Antep’te yakalanmış. Mahkemeye sevk edilmişler. Abdullah Büker demiş ki:
“Bunlardan zarar gelmez. Bunlar çay içer, Risale okur” deyip hepsini tahliye etmiş. Böylece Üstadın mesajı yerine ulaşmış.”
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!