ENSAR’DAN İKİ KILIÇLI EBU DÜCANE (RA)
Ashab-ı Kiram’ın ensarlarından olan Semmah bin Hareşe, Ebu Dücane lakabı ile tanınmıştır. Medine’nin Hazrec kabilesinden olup, hicretten önce müslüman olmuştur.
Ebu Dücane, Rasullah’ın katıldığı bütün gazvelere katılmış, canını İslam dini ve Rasulullah için hiçe saymış cesur, kahraman bir zattır. Bedir, Uhud, Hendek, Beni Nadir, Beni Kureyza, Mekke’nin fethi ve diğer gazalara iştirak etmiştir.
Cesur bir savaşçı olan Ebu Dücane, Bedir Gazvesine başında kırmızı bir sarık ile katıldı. Bu sarığın manası Allah ve Rasulü yolunda canını vermeye hazır olduğunun işaretiydi. Uhud Gazvesinin başında yine Ebu Dücane, kırmızı sarığını başına sardı. Ensar,”Ebu Dücane yine ölüm sarığını sardı.”dediler.
Uhud Gazvesi öncesi Rasulullah’ın etrafında toplanan otuz sahabiden ve ölüm biatı eden sekiz kişiden birisi Ebu Dücane idi. Savaşın başında Rasulullah elindeki kılıcı göstererek bunu kendisinden kimin almak istediğini sordu.
Rasulullah’ın elinde tuttuğu kılıçın üzerinde ”Korkaklıkta ar, ilerlemekte şeref ve itibar var. İnsan korkmakla kaderden kurtulamaz” beyti yazılıydı.
Bütün sahabiler kılıcı almak için ellerini uzatıp kılıcı almak istediler. Rasulullah,”Bunun hakkını kim verir?” buyurdu. Ebu Dücane, ”Onun hakkı nedir, Ya Rasulullah?”
”Kırılıncaya kadar düşmana çalmak. Onun hakkı kafirlerin önünden kaçmamandır. Onunla, Allah sana zafer, yahud şehitlik nasip edinceye kadar Allah yolunda çarpışmandır.”diye buyurdu Rasulullah.
Ebu Dücane,”Onun hakkını ben veririm, Ya Rasulullah!” deyip kılıcı aldı ve düşman saflarına doğru yürüdü. Kılıç, Ebu Dücane’nin elinde müşriklere ölüm kusan bir aletti, onlara aman vermiyor, önüne çıkanı saf dışı bırakıyordu. Bu olaydan sonra Ebu Dücane,”Zü’s seyfeyn” yani iki kılıçlı diye anılmaya başladı.
Ebu Dücane, Uhud Gazvesinde, müşriklerin azılılarından Asım bin Ebi Avf’ı öldürmüş, bu sırada kendisine hucüm eden Mabed bin Vehb’in kılıç saldırısından kurtulmuş, daha sonra da bu müşriki yaralamıştır. Yaralı halde bir çukura düşen Mabed’in üzerine atlayan Ebu Dücane, onun kafasını kesip, kafirlere doğru fırlatmıştır.
Uhud Savaşının en çetin anlarında Rasulullah’ın yanından ayrılmadı, vücudunu O’na kalkan yaptı. Rasulullah’ı öldürmeye ant içen ve Kureyşin ileri gelen savaşçılarını öldürdü. Savaşın ikinci bölümünde müşrikler Rasulullah’a benzeyen ve Ordunun sancağını taşıyan Mus’ab bin Umeyr’i şehit ettiler. Müşrikler bir anda ”Muhammed’i öldürdük” diye bağırmaya başladılar. Rasulullah ise o sırada müşriklerle savaşıyordu. Etrafında 7 Muhacir ve 7 Ensar’dan oluşan 14 kişilik grup Rasulullah’ı kordon içine almış müşrik saldırılarına karşı koruyorlardı. Ebu Dücane’de, Rasullah’ı korumak için üzerine eğiliyor, atılan oklara karşı vücudunu siper ediyordu. Azılı müşrik Abdullah bin Humeyd, Rasulullah’ın sağ olduğunu ve sahabilerin onu koruduğunu gördü. Atını hemen o yana sürdü. Sinsi sinsi ilerledi. Birden karşısında Ebu Dücane’yi görünce şaşırdı. O hiçkimsenin önüne çıkacağını ummuyordu.
Ebu Dücane, ona seslendi,”Gel yanıma! Ben, Rasulullah uğruna kendi vücudumu siper eden birisiyim” dedi, ve kılıcını atının bacaklarına vurdu. At çöktü. Ebu Dücane,”Al bu da ben Hareşe’nin oğlundan!” diyerek bir vuruşta müşrik Abdullah bin Humeyd’i cansız yere serdi. Bunu gören Rasulullah,”Allah’ım, Hareşe’nin oğlundan ben nasıl razı isem. Sen de razı ol!”diye dua etti.
Ebu Dücane, Huneyn Gazvesinde yine büyük kahramanlıklar göstermiştir. Beni Nadr Gazvesinde Hz. Ali bin Talib’e yardımla görevlendirildi. Tebük Gazvesinde Hazrec’lilerin bayrağını o taşıdı.
Ebu Dücane, Hz. Ebu Bekir(RA)ın halifeliği döneminde Yemame Savaşına katıldı. Bu savaşta Hazreti Yahşi, Müseylemet-ül-Kezzab’ı mızrağı ile katletti. Orduyu teşkil eden Beni Hanife kabilesi etrafını duvarlarla çevrili bir bahçeye sığındı. Bu bahçe duvarından atlayarak kapıyı açan Ebu Dücane, şehid oluncaya kadar savaştı. Bu savaşta şehid oldu.



Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!