EBU SÜFYAN SAHR BİN HARB(RA)
Ebu Süfyan Sahr bin Harb bin Ümeyye, Miladi 565 yılında Mekke’de doğdu. Asıl ismi Sahr bin Harb’tir. Oğlu Hanzele’den dolayı Ebu Hanzele ve Ebu Süfyan künyesi ile tanınmıştır. Annesi Safiyye bint Hazn el-Hilaliye, babası Kureyş kabilesi ileri gelenlerinden Harb bin Ümeyye’dir.
Ebu Süfyan, Peygamber Efendimiz(ASM)ın eşi Hz. Ümmü Habibe ile, Vahiy katiplerinden Hz. Muaviye’nin babasıdır. Okuma yazma bilen çok az sayıdaki Mekke’liden biri olan Ebu Süfyan, babası gibi ticaretle uğraşırdı. Sözüne güvenilen, kabilesinin ticaret işlerini yürüten Kureyş reislerindendi. Rasulullah’ın Peygamberliğini ilan etmesinden sonra diğer Kureyş ileri gelenleri gibi o da İslama cephe aldı. Her fırsatta düşmanlık yapmaktan geri durmadı.
Ebu Süfyan,Bedir Gazvesinden önce Suriye’den gelen bir ticaret kervanına reislik yapıyordu. Bu kervan Peygamber’in emriyle ele geçirilmek istendi. Kervanın müslümanlar tarafından kuşatılacağını öğrenen Ebu Süfyan, kervanın yönünü değiştirip Kızıldeniz sahilinden giderek müslümanların takibinden kurtularak Mekke’ye geldi. Bu olayı bahane eden Kureyş reisi Ebu Cehil, Mekke’lileri tahrik edip onları savaşa zorladı. Müşrikler, Bedir’de Müslümanlara saldırdı. Bu gazvede Ebu Cehil öldürüldü. Müşrik ordusu hezimete uğradı. Savaştan sonra Ebu Süfyan Mekke müşriklerine reis oldu.
Ebu Süfyan, Uhud Savaşına müşrik ordusunun kumandanı olarak katıldı. Savaşta taraflar birbirine üstünlük sağlayamadı. Hz. Hamza(RA)ın şehid edilmesini, Ebu Süfyan, Bedir de öldürülen oğlu Hanzele’nin yerine kabul etti. Hendek Gazvesine de Kureyş Komutanı olarak katılan Ebu Süfyan’ın bu görevi Mekke’nin fethine kadar sürdü.
Hudeybiye anlaşmasına göre, Kureyş kendisine Beni Bekr kabilesini, Müslümanlar da Huzaa kabilesini müttefik olarak seçtiler. Bu iki kabile arasında çıkan kavgada Kureyş müttefiki Beni Bekr’e yardım ederek, anlaşmayı bozdu. Bunun üzerine Hz. Peygamber’de müttefiki Huzaa kabilesine yardım vaad etti. Bu durum Mekke’li müşrikleri telaşa sevk etti. Reisleri Ebu Süfyan’ı Medine’ye göndererek anlaşmayı yenilemek istediler. Medine’ye gelen Ebu Süfyan, Rasulullah’ın hanımı olan kızı Ümmü Habibe dahil hiç kimseden yardım görmedi. Çaresiz bir şekilde Mekke’ye geri döndü.
Hz. Peygamber, büyük bir ordu hazırlığı ile Mekke’ye doğru yola çıktı. İslam ordusu Mekke yakınında Cuhfe’de karargah kurdu. Bunu öğrenen Ebu Süfyan çocukluk arkadaşı olan Abbas bin Abdülmuttalip ile Peygamber Efendimiz (ASM)ın huzuruna çıktı. Burada İslamiyeti kabul etti. Hz. Peygamber de fetih günü ”Kim, Ebu Süfyan’ın evine sığınırsa emniyettedir. Kim evine sığınırsa emniyettedir. Kim Mescid-i Haram’a sığınırsa emniyettedir.” buyurmuştur.
Mekke’nin fethinden sonra gerçekleştirilen Huneyn savaşına pek çok Kureyşli gibi Ebu Süfyan’da katılmıştır. İlk defa komutan olarak değil sıradan bir nefer olarak savaşır. Taif muharasına da katılan Ebu Süfyan bu savaşta bir gözünü kaybetmiştir. Necranlılarla yapılan anlaşmanın şahitleri arasında yeralmış daha sonra Hz. Peygamber tarafından şehre vali olarak tayin edilmiştir. Hz. Peygamber’in vefatında Necran valisi olarak görev yapmaktaydı.
Daha sonra Suriye’nin fethine gönderilen ordu içinde de yer alan Ebu Süfyan, Yermuk Savaşına oğlu Yezid’in komutanlığında iştirak etmiştir.
Hz. Osman döneminde Medine’de 88 yaşında vefat eden Ebu Süfyan’ın cenaze namazını halife kıldırmış ve Baki mezarlığına defnedilmiştir.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!