BİTLİS’Lİ FİKRET ÖZDEMİR

Fikret Özdemir, 1916 yılında Bitlis’te dünyaya geldi. Üstad Bediüzzaman ismini ilk defa çocukluk yıllarında Amcası Arif Hikmet Bey’den duydu. Birinci devre Millet Meclisi üyesi olan Arif Hikmet Bey, Üstad Hazretlerinden ”Nolla Said-i Meşhur” diye devamlı onu anlatırdı.

1942 yılında Diyarbakır’a gelen Fikret Özdemir, ayakkabı, çanta, kemer gibi şeyler satan bir mağaza açtı. Özdemir, çocukluk yıllarında zihninde yer tutan Bediüzzaman’ı devamlı düşünüyor ve onu nasıl görebileceğini araştırıyordu. Onu görmeye karar verdiği zamanlar ise çevresi onun önünü ”Seni görüştürmezler!” kelimesi ile kesiyordu.

Fikret Özdemir,yıllardır hayal ettiği ama bir türlü eline geçmeyen Üstad’ı ziyaret etme fırsatını 1952 yılında yakalar. Küçük kardeşi ile iş gereği gittiği Eskişehir’de ani bir kararla Emirdağ’da olan Bediüzzaman’ı ziyarete karar verir. Hemen Emirdağ’a doğru yola çıkar, yolda bir demirci ile arkadaş olur. Demirci kendisini Üstad’la görüştüreceğini söyler, fakat Emirdağ’a geldiklerinde görüştüremez.

Fikret Özdemir, kardeşi ile Üstad’ın kaldığı evin karşısında bir kahvehaneye gelir ve sabırla beklemeye başlar. İçinden de ”Mübarek, ben seni görmeye gelmiştim. Kalsan da ziyaret edip gitsem!” geçirir. Birden evin kapısında bir hareketlenme olur kapı açılır. Bir talebe elinde su tenekesiyle su almaya gider. Fikret hemen kardeşini onun peşine gönderir. Talebe,”Kardeşim siz Diyarbakır’dan mı geliyorsunuz? Üstad sizi ikindi namazından sonra kabul edecek.”der.

İkindi Namazından sonra evin kapısı açılır. Fikret ve kardeşi içeri alınır, kapı tekrar kapatılır. Odaya giren Fikret, hemen yaklaşır ve Üstad’ın elini öper. Üstad,”Nerelisin?” diye sorar. Fikret,”Bitlisliyim.” diye cevap verir. Fikret o anda hayatında kimseden duymadığı bir duaya mazhar olur. İçinden ”Keşke kardeşlerime de dua etseydi.”diye geçirir.

Nihayet ayrılık vakti gelir. Fikret yeniden Üstad’ın elini öpmek ister. Üstad,”Doğru otobüse binip İstanbul’a gidin!” der. Tam kapıdan çıkmak üzere, Üstad, Fikret’e seslenir. ”Babanız var mı?”diye sorar. Fikret, ”Yok”der. Üstad”Kaç kardeşsiniz?” der.Dört kardeş deyince, Üstad, ”Allah her dördünüzün de yardımcısı olsun!” der. Bu dua için yıllar sonra Fikret Özdemir,”Cenab-ı Zülcelal beni ve kardeşlerimi de onun hürmetine refah içinde yaşattı.”itirafında bulunur.

Fikret Özdemir Üstad Hazretlerini, daha sonra iki defa daha Isparta’da ziyaret eder. Amcasının oğlunu askere götürdüğü zaman Üstad’ı ziyaretine gider. İçeri girince, ”Bu benim amcam oğludur.”der. Üstad, kollarını açarak onu bağrına basar ve ”Seni talebeliğe kabul ettim.” der.

Fikret Özdemir, İstanbul’da Alşehir Otelinde de birçok defa Üstad Hazretlerini ziyaret eder. Ramazan Ayı içinde Reşadiye Otelinde kalan Üstad’ı ise izdihamdan dolayı ziyaret edemez. Sabah erkenden Üstad’ın İstanbul’dan ayrılacağını öğrenen Fikret, arabasının hareket edeceği yere gider. Üstad arabaya binince arabaya yanaşır. Fikret’i gören Üstad onu yanına çağırır, ”Bütün hemşerilerime söyle hepsinin mübarek gece ve Ramazan Bayramları mübarek olsun!”der.

Fikret, Üstad Hazretlerini son ziyaretini 27 Temmuz 1959 yılında yapar. O sırada Şualar adlı eserin yeni harflerle tab edilecektir. Emirdağ’dan Fikret’e telefon ederler, forma halindeki Şualar’ı Üstad’a tashihe götürmesi istenir. Formaları alan Fikret, hemen Emirdağ’a doğru yola çıkar. Emirdağ’a gelir. Forma çantasını Sungur Ağabey alır. Üstad’ın yanına giderler. Fikret, o anları şöyle anlatır,” Üstad yatakta kendinde değil gibiydi. Sungur Ağabey benim söylediğimi Üstad’ın kulağına söylüyor, onun bana söylediklerini de bana naklediyordu.”

Fikret Özdemir, 1978 yılında Diyarbakır’da vefat eder. Cenaze namazını Hulusi Yahyagil Ağabey kıldırır. Diyarbakır kabristanına defnedilir. Kendisine Allah’tan rahmet dileriz.

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir