BAYRAM YÜKSEL AĞABEY ANLATIYOR : ‘’ ZÜBEYR AĞABEY MÜSTESNA İDİ’’
Biz Üstad’ımızın Risale-i Nur tarzı hareketini ihlas, istiğna, mahviyet, fedakarlık, iktisat, kardeşlerine karşı şefkat, düşmanlarına karşı şecaat, cesaret derslerini Üstad’dan sonra hep Zübeyr Ağabeyden aldık. Allah ondan ebediyen razı olsun. Kendisinden çok istifade ettik. Sahabelerin isar hasletine tam mazhardı. Onda Risale-i Nur’a ve Üstadımıza öyle bir bağlılık vardı ki, Risale-i Nur dan katiyyen taviz vermezdi. Kendisi hakaretlere, işkencelere, dayaklara maruz kalsa da zerre kadar sarsılmazdı.
Afyon hapsinde Onun o güzel müdafaasını hazmedemeyen Afyon Savcısı günlerce Zübeyr Ağabeye dayak attırdı. Gardiyanları ayartarak onu falakaya yatırdılar. Gardiyanlar vurdukça Zübeyr Ağabey onların yüzüne tükürüyor ve ‘’ Vurun, Vurun ‘’ diye bağırıyordu.
HERŞEYİNİ RİSALE-İ NUR’A FEDA ETMİŞTİ
Risale-i Nur ve Üstad uğrunda kendisini binler parça etseler, O Risale-i Nur diye ayağa kalkardı. Bazı zamanlar hasta olurdu. ‘’ Zübeyr Ağabey polisler geliyor ‘’ denilince hemen ayağa kalkar, hiç hastalık izi göstermezdi. İman ve İslama dair ne zaman bir yazı çıksa hemen polisler Zübeyr Ağabeyi araştırırlardı. O da onlara hiç taviz vermez adeta onlarla dalga geçerdi.
Üstadımızdan ne görmüş, ne işitmişse harfiyyen uygulardı. Katiyyen taviz vermezdi. Çok zaman hayat-ı içtimaiyeye ve siyasi konuları da ilk defa Üstadımız Zübeyr Ağabeye havale ederdi. Mesela Zübeyr Ağabeyi çağırır ‘’ Zübeyr böyle yapalım mı?’’ der işaret ederdi. Zübeyr Ağabey de ‘’ Evet Üstadım, peki ‘’ derdi. Üstadımızın işaret ve emri olmadan ne mektup yazar ne de meşgul olurdu. Daima Üstad, Risale-i Nur, Kur’an, iman diye yaşar, yatar ve kalkardı.
Zübeyr Ağabey Risale-i Nur prensiplerine aykırı harekete katiyyen müsamaha etmezdi. ‘’Evet mesleğimizde ihlas-ı tammeden sonra en büyük esas sebat ve metanettir. O sebat ve metanet cihetiyle bir adam yirmi otuz yaşında iken altmış yetmiş yaşındaki velilere tefevvuk etmiş. Biz Üstadımızdan ne görmüşsek ne duymuşsak ona ittiba etmeye mükellefiz.’’ derdi
( N. Şahiner’in Son Şahitler kitabından alınmıştır.)
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!