AFYON MAZNUNU MEHMED YAYLA
1907 yılında Menemen’de doğan Mehmed Yayla, 1948 yılında Afyon Hapishanesinde Üstad Bediüzzaman Said Nursi ile birlikte hapis yatmıştır.
Afyon Sorgu Mahkemesinin 26 Mayıs 1948 de verilen gerekçeli uzun kararnamesinde TCDD de Tren Şefi olarak kaydı geçen Mehmed Yayla başta İzmir olmak üzere Ege bölgesinde Risale-i Nur hizmetlerini yürütmüştür. Mehmed Yayla ile ilgili mahkeme kayıdından başka sadece bir lahika mektubunda İzmir çevresinde risalelerin teksir hizmetinde bulunduğu ifade edilmektedir.
”Aziz, sıddık kardeşlerim;
Evvelâ: Bütün ruh u canımızla Receb-i Şerifinizi ve Şuhur-u Selâsenizi tebrik edip Cenab-ı Erhamürrahimînden niyaz ediyoruz ki, hakkınızda ve hakkımızda seksen sene bir mânevî ömr-ü bâki kazandırmaya bu üç mübarek ayı vesile eylesin. Âmin.
Saniyen: Otuz kırk gündür hakikî ehl-i imana bir nevi hücum içinde üç dindar vekilin İslâmiyet şeâirini bir derece tamir etmeye meydan vermemek için bir sarsıntı verildi. Hizmet-i imaniye içinde en büyük kuvveti Nurcularda buldular. Bahanelerle onlara fütur vermek, şevklerini kırmak için çok desiseler yapıldı. Tarsus, İstanbul gibi, Emirdağında da acip desiselerle beni hiddete getirip bir gaile çıkarmak istediler. Halbuki, Cenâb-ı Hakkın rahmetiyle bana fevkalâde bir sabır ve tahammül verildi. Onların da plânı zîr ü zeber oldu. Hattâ Afyon’da ve burada üç büyük memurun belki azl olmak ihtimali var. Ve üç vekil de lehimde bulunmuşlar. Demek, inayet-i İlâhiye daima bizi himaye ediyor, elhamdü lillâh. Bu gibi şeyleri merak etmeyiniz. Yalnız ihtiyat her vakit iyidir.
Salisen: Risale-i Nur’un mânevî avukatı ve bir kahramanı Ahmed Feyzi, İzmir’deki Nurun teksiri ve intibahkârâne İzmir vaziyeti ile Ahmed Feyzi alâkadar olmuş, teksirdeki tashihatı deruhte etmiş. Mehmed Yayla ve Abdurrahman gibi ve yardım eden kardeşler gibi İzmir’de Nurun teksirinde alâkalarını devam ettireceklerine dair mektubu hapishanede Nurun küçük bir kahramanı olan Bayram getirdi. Ve Ahmed Feyzi onunla bir miktar zeytin ve zeytinyağı göndermiş. Ben Abdülmecid kardeşimin hediyesini kabul etmediğim halde, Ahmed Feyzi kardeşimi daha ziyade kendime yakın gördüğümden, hediyesini kabule mecbur oldum. Fakat kaidem bozulmamak için o hediyeye mukabil benim hesabıma bir Sözler mecmuası, beş tane Cevşenü’l-Kebir, üç tane Nazif’in mektubunda yazdığı bana ait nüshalardan ve İstanbul’dan size gelecek Hizb-i Nuriyeyi ona gönderiniz.
İki Nurcu Ankara’ya gittiler. Hem Başvekil, hem Dahiliye Vekili, hem Maarif Vekili lehimizdedir. Ve bize müjdeli haber geldi. Onun için beni merak etmeyiniz. Ben gelen sıkıntıdan mânevî sürur duyuyorum.”(Emirdağ Lahikası)
Allah O’ndan ve yaptığı hizmetlerden razı olsun.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!