,

ALAH’I BİLMİYOR Kİ, ONA DAYANSIN

İnanan insanların birlik olamamaları, inanmayan insanların ise birlik olup birbirlerine sıkıca sarılmaları neden?

İnanan insanların birlik meydana getirememeleri onların zayıflığından değil, iman ehli kuvveti Allah’tan bilir, ”Ben Allah’a iman etmişim, kimseye ihtiyacım yok” düşüncesi içindedir. Kalbinde Allah’a dayanma var. İman ve itikat açısından bu güzel ve doğrudur. Birlik ve beraberlik içinde olmakta ilahi bir kanundur. Her insan diğer insanlara muhtaçtır. İnsanın dosta, arkadaşa ihtiyacı var. Allah’ın inayeti cemaat üzerinedir.

İnanmayanların ise kalben dayanma noktası zayıf, ”Allah’ı bilmiyorki, ona dayansın” oda gidip insana dayanıyor, kendi fikrinden olan kişilerden yardım istiyor. Allah’ın bir başka kanunu olan insanın yardımlaşmaya muhtaç olan cihetine sarılıp ittifak edip, birbirlerine kenetleniyorlar. Dünya nimetini elde etmenin yolunun da ittifakta olduğunu görüp birlik ve beraberliğe sarılıyorlar.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Lem’alar adlı eserinde bu konuya şöyle açıklık getiriyor:

”Ehl-i hidayetin ihtilâfı ve adem-i ittifakı zaaflarından olmadığı gibi, ehl-i dalâletin kuvvetli ittifakı da kuvvetlerinden değildir. Belki ehl-i hidayetin ittifaksızlığı, iman-ı kâmilden gelen nokta-i istinad ve nokta-i istinaddan neş’et eden kuvvetten ileri geldiği gibi; ehl-i gaflet ve ehl-i dalâletin ittifakları, kalben nokta-i istinad bulmadıkları itibarıyla zaaf ve aczlerinden ileri gelmiştir.

Çünkü zayıflar ittifaka muhtaç oldukları için kuvvetli ittifak ederler. Kavîler, ihtiyacı tam hissetmediklerinden, ittifakları zayıftır. Arslanlar, tilkiler gibi ittifaka muhtaç olmadıkları için ferdî yaşıyorlar. Yabanî keçiler, kurtlardan muhafaza için, bir sürü teşkil ederler.”

Üstad Hazretleri,”zayıflar ittifaka muhtaç oldukları için kuvvetli ittifak ederler” diyerek aslanlar ile tilkileri kuvvetlilere, yabani keçileride zayıflara örnek veriyor. Zayıfların kurduğu cemiyetin güçlü, kuvvetlilerin kurduğu cemiyet ise zayıftır.

Üstad Hazretleri, Risale-i Nur’un bir çok yerinde zamanın cemaat ve şahsı manevi zamanı olduğuna dikkat çekiyor. Cemaatin en küçük ferdi bile olmak insana şereftir. İman ehli tevekkül ve teslim ile Allah’a dayanıyor ve insanlardan yardım istemiyor. Tevekkül ve teslim ile Allah’a dayanacağız, Onun kuvvetini alıp, müminlerle de ittifak edip beraber çalışacağız. Yoksa başarılı olamayız.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir